Genç bir annenin endişe ve korkuları

ANADOLU’nun “Hayır”cı küçük bir ilinin, küçük bir ilçesinden geliyor mektup.

Haberin Devamı

Mektup sahibinin kimliğini açıklamıyorum.

O bende saklı.

Bunu, başına bir iş açılmasın, işinden gücünden olmasın diye yapıyorum.

2010 Türkiye’sinde küçük bir kasabada yaşayan genç bir annenin endişeleri, yavrusu için duyduğu korkular var bu mektupta...

Milyonlarca genç anne gibi...

* * *

Mektup şöyle:

“Sayın Tufan Türenç,

Ben 25 yaşında, genç bir anneyim. Bugün sabah erkenden kalktım, oğlumun kıyafetlerini ütüledim. Ona bir bardak süt içirdim, sonra da o okula, ben işe...
Bilgisayarımı açtım, mail’lerimi kontrol ediyordum. Hürriyet’in günlük bültenini açtım ve şok haber... Hanefi Avcı tutuklandı!

Aslında beklediğim bir şeydi. Ama yine de bu ülkeye inancımı korumamdan mı, korkularımı aklımdan savuşturmak istememden mi, yoksa devletin kendi güvenliğini sağlayan birine çamur atıp kendiyle çelişemeyeceğini düşündüğüm için mi bilemiyorum; ihtimal vermiyordum.

Kalbimin hızlı hızlı attığını hissettim. Çünkü artık bu gidişattan korkuyorum.

İlk aklıma gelen, yeni bir hayata daha geçen hafta adım atan oğlum oldu.

Ona her zaman bu ülkenin yüceliğini, değerlerini anlattım. Kendini bilmeye başladığından beri evimizdeki büyük tablodaki adamın kim olduğunu merak etti ve öğrenmeye çalıştı. Önce adım attı, sonra konuştu ve sordu.

Ona nasıl cevap vereceğimi bilemedim. Hangi kelimeyle anlatılırdı, ne söylenebilirdi, nasıl tarif edilirdi... Bocaladım...

Ocak ayındaydık ilk bu soruyu duyduğumda, onu hatırlıyorum. Doğum günüme birkaç gün vardı, eşim bana Turgut Özakman’ın ‘Şu Çılgın Türkler’ini almıştı.

Çok sevinmiştim.

Bir solukta okudum. Bitirince ilk sayfasına oğluma hitaben ‘Canım oğlum bu roman sana verebileceğim en güzel ve eşsiz armağan olacaktır. Gerçek bir Kemalist olman dileğiyle...’ yazdım ve ekledim: ‘O sorduğun kişi bu romanın baş kahramanıdır!...’

Evet ben çok korkuyorum. Oğlum büyüdüğünde bu ülkeden şüphe eder diye, onun gözünde yalancı çıkarım, onun küçücük kalbiyle çelişirim diye.

Ona öğrettiğim değerleri savunurken susturulur diye. Konuşmak isterse yargılanır, cezalandırılır diye. Geleceğinden endişe eder diye. Laik bir ülkede yaşayamaz belki diye korkuyorum.

Ve ben laik, demokratik, adil cumhuriyete inanan, Kemalist, 25 yaşında genç bir anneyim...

Bana bu korkuları solutanları kınıyorum.

Ve ben ne yazık ki düşüncenin sansürlendiği, insanların bastırıldığı bir ülkede yaşayan genç bir kadınım...

Demokratik haklarımı kullanarak Hanefi Avcı’yı susturmaya çalışanları kınıyorum.

İlhan Selçuk’u susturmaya çalışmış olanları kınıyorum.

Mustafa Balbay’ı susturmaya çalışanları kınıyorum.

Tuncay Özkan’ı susturmaya çalışanları kınıyorum.

Ve benim canım oğlum; o adam bu ülkeden hiçbir zaman şüphe etmedi.

İnandığı şeyleri savunmaktan hiç vazgeçmedi. O adam var ya, o adam hiç korkmadı.

O adam Atatürk’tü. Bu hikâyenin baş kahramanı!!!”

* * *

Haberin Devamı

Bu genç annenin endişeleri, korkuları boşuna mı?

Yoksa bu anne ilan edildiği gibi “Ergenekoncu” mu? “Darbeci” mi?

Yoksa ülkesinde biricik çocuğunun geleceğinden endişe duymadan, hak ve hukuk içinde, özgür bir birey olarak yaşamasını isteyen genç bir anne mi?

Yazarın Tüm Yazıları