TÜRK dış politikası şu üç temel ilkeye dayanır: Gerçekçilik, Batıcılık, Akılcılık.
Buna göre son olayları değerlendirirken şu soruyu sormak zorunluluğu doğuyor:
“Yapılan Gazze eylemi ne işe yaradı?”
9 vatandaşımız öldü, 40 yaralımız var. Yardım malzemeleri bunu bekleyen insanlara ulaştırılamadı. İsrail’e karşı zafer kazanıldığını sananlar bu değerlendirmeye kızabilirler: “Ne yani AKP, İsrail’i pes ettirmedi mi? Bütün dünya İsrail’i kınamadı mı?” Gözaltına aldığı insanları serbest bırakmak pes etmekse, etti. Ama İsrail o insanları tutuklayıp ne yapacaktı? Evet bütün dünya İsrail’i kınadı. Ama Amerika kınamadı, sadece olaylardan üzüntü duyduğunu açıkladı. “İsrail’in güvenliği bizim için önemini koruyor” diye de üstüne basa basa vurguladı. Amerika böyle dedikten sonra dünya İsrail’in umurunda bile değil. Bugüne kadar İsrail yüzlerce defa dünya tarafından kınandı ama bunların hepsi vız geldi, tırıs gitti. Sonuçta Gazze’ye insani yardım götürme eylemi bir işe yaramadı. * * * Dış politika akıl ve mantıkla yapılmaz, duygularla yapılırsa bu önünüze büyük faturalar getirir. Hele iç politikada, oy toplama hesapları ile yapılırsa bu büyük risk taşır ve ülkenin başını belaya sokabilir. Şu gerçeği unutmamak gerekir. İsrail’e düşman olan bir Türkiye, Filistinlilerin haklarını korumakta, Tel Aviv’le iyi ilişkiler içinde olan Türkiye kadar etkili olamaz. O zaman Gazze’nin hakkını, hukukunu korumada ve onlara gönderilecek insani yardımları ulaştırmada daha akılcı yollar bulunabilirdi. İsrail’in bu konuda ödün vermeyeceğini bilen bir hükümet, zorlamayla insani yardım götürmeye kalkanları uyarabilirdi. Onları daha akılcı yollara doğru yönlendirebilirdi. Tersine, yaşanacak olaylara aldırılmadan yardım operasyonuna göz yumuldu. Sonuç ortada. 9 ölü, 40 yaralı ve tehlikeli bir şekilde yükselen Yahudi düşmanlığı... Bugün Türkiye’nin dış politikasının başında gemi baskınını “Türkiye’nin 11 Eylül’ü” diye niteleyen bir dışişleri bakanı var. Başbakan ise hepimizin tanık olduğu gibi “One minute”ten sonra İsrail’e dönük giderek sertleşen, diplomasi dışı bir üslup kullanıyor. Bu anlayışın iki ülkenin ilişkilerini düşmanlığa taşıyacağını kestirmek hiç de zor değil. Bulunduğumuz coğrafyada bu ne kadar doğru bir dış politika, bunu da iyi düşünmek gerekir. * * * Başbakan Erdoğan’ın İsrail ile olan tatsız olayları yine tek başına çözmek tercihi bu kez de görüldü. Bu politika Türkiye’yi Suriye-İran eksenine iyice yerleştirecek gibi görünüyor. Batı da bu politikayı daha net görmeye başladı. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile birleşip bütünleşme isteklerine, hele meydanlarda İran görüntülerini aratmayacak sahnelerin sergilendiğini gördükten sonra kimse inanmaz. Bu olaylarda hem canlarını yitiren insanlarımızın, hem de PKK’nın tırmanan saldırılarında canlarını veren fidanlarımızın acısı atılan zafer naraları arasında kaynayıp gitti. Gazze için tek başına kılıç kuşanmaya kalkmak, Türkiye için hiç de akıllı bir politika olmaz.