YEREL seçimler için Erdoğan iki silahı birden kullanıyor. Bunlardan biri Ergenekon, öteki Gazze’de yaşanan facia.
Bu iki silahın Erdoğan’a sağladığı avantaj çok yönlü.
AKP’ye bulaşmaya başlayan Deniz Feneri yolsuzluğu...
Kılıçdaroğlu’nun bulduğu belgelerle AKP’nin yolsuzluklarının ortaya dökülme sürecinin başlaması...
Yoksulluğun, işsizliğin, pahalılığın insanları isyan ettirecek boyutlara ulaşması...
Küresel kriz karşısında hükümetin önlem alamama aczi...
Terör ve teröre kurban verilen şehitler...
Oy toplamak için sosyal devleti yok eden hükümetin sadaka devletini yaratarak yaptığı partizanlık...
Hükümetin beceriksizliğinin yanında yasaları, hukuku, devlet geleneğini hiçe sayan tutumu...
Evet bütün bunlar, Ergenekon dalgaları ve İsrail’in Gazze’de yarattığı insanlık dramı sayesinde toplumun ve medyanın gündeminden düşüverdi.
Bunu bilen Erdoğan bu iki silaha Allah’ın ipine sarılır gibi sarıldı.
* * *
Ergenekon’un ne hale getirildiği ortada...
Suç çetelerinin ortaya çıkarılması için başlatılan operasyonlar bir korku toplumu yaratmaya dönüştürüldü.
Yargı, AKP karşıtlarını susturmak için iktidar tarafından kullanılıyor.
Ondan sonra Başbakan çıkıp kürsülerden bas bas bağırıyor:
"Hukuku rahat bırakın..."
Başbakan bir de dokunulmazlıkları kaldırarak kendisi ve arkadaşları hakkındaki dosyaların işleme konulabilmesi için hukuku rahat bırakma yürekliliğini gösterebilse...
Bakın o zaman kirli çamaşırlar nasıl dökülecek ortaya...
Hiç kuşkuları olmasın, bundan kaçış yok...
Bir gün AKP iktidarı iğneden ipliğe yargı süzgecinden geçirilecek.
Gazze faciasına gelirsek...
Erdoğan’ın İsrail’in Gazze’ye dönük vahşi saldırıları karşısında yürüttüğü politika tam anlamıyla iflas etti.
Ortadoğu’da attığı turlar, kendi kendine soyunduğu arabuluculuk rolleri...
Arap dünyasını, Batılı ülkeleri devreye sokmak için yaptığı girişimler tam bir fiyasko...
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ilk kez dünyada bu kadar hafife alındı.
Uluslararası temaslarında bir ağırlık koyamayan Başbakan bu kez söylemlerini sertleştirdi.
Konuşma coşkusu içinde devlet adamlığı konumunu, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olduğunu unutacak, burada yaşayan Musevi vatandaşlarımızın güvenliklerini tehlikeye atacak kadar ileri gitti.
Hele Hanımefendi’nin dünya liderlerinin eşlerini toplamaya kalkıştığı zirve...
Arnavutluk dışında, Batı’dan bir tek "first lady" zirveye katılmadı.
Hiçbir ses getirmeyen zirveden akılda sadece Emine Erdoğan’ın Názım’dan şiir okuması ve ağlaması kaldı.
Slogana yanıt
AKP’nin değişmeyen sloganı:
"Durmak yok, yola devam..."
Bizim insanımızın inanılmaz bir mizah yeteneği vardır.
Ne de olsa Nasreddin Hocalar neslidir.
AKP’nin sloganına yanıtına bakın:
"Durmak yok, yola devam, Kılıçdaroğlu’na yakalanmadan..."