“Yüce Türk Milleti’nin bilgisine, Yetmiş altı yaşında, emekli Deniz Astsubayı ve Kıbrıs gazisiyim. Vatanım ve milletim için 30 sene hizmet verdim. Hayatımı bu değerler uğruna feda etmekte hiçbir beis görmedim. Deniz kuvvetlerinde muharip astsubay olarak gemi silahlarını kullanmak görevine sahiptim. Kara savaşlarına bigane olduğum halde komutanlarımın emriyle Kıbrıs 6. kolordu emrine verilerek kara muharebesine katıldım. Taktik ve silah bakımından yabancı olduğum bu görevi asla yapmam, yapamam düşüncesi içime doğmadı. Yurdum ve yüce milletim için canımı vermeyi, şehitlik mertebesine yükselmeyi şeref addettim. Yukarıda şahsım hakkında verdiğim bilgiden maksat askerlik mesleğinin mukaddesliğini şahsım adına anlatmaktır. Bu düşüncelere hâkim olmuş bir baba olarak, oğlumu şerefli ordu mensubu olması için peygamber ocağına verdim. O da bu manevi görev bilinci içinde azim ve gayretle vatan ve milletini şer güçlere karşı müdafaa etme çabasıyla Türk kültürünün şerefli addettiği paşalık mertebesine nail oldu. 23.02.2010 günü duyduğum haberle hayatımın şokunu yaşadım. Oğlum, devlet ve milletimin aleyhine komplo ile itham edildi. Ben bir baba ve asker olarak asla vatanına ve ulusuna ihanet edecek bir evlat yetiştirmedim. Hiçbir somut delile dayanmadan yapılan ithamların sonucu oğlumun tutuklanmasının acizliğin ifadesi olduğunu düşünmekteyim. Bu sanal teorilerin insan hakları ve mukaddes değerler içeriğinde anne, baba, eş ve çocukları büyük üzüntüye gark etmesi kimsenin hakkı değildir. Bu husus hakkında ulu Allah’ın yüce mahkemesinde davacı olacağıma büyük ulusuma söz veriyorum. Tuğamiral Cem Aziz ÇAKMAK’ın babası Mustafa Cemil ÇAKMAK Gazi Em. Dz. Ast. sb.” * * * Evet gazi baba Mustafa Çakmak’ın paşalığa kadar yükselen oğlu şimdi “Balyoz Darbe Planı” sanığı olarak cezaevine atıldı. Vatan için yetiştirdiği ve peygamber ocağına gönderdiği evladı devlet ve milletin aleyhine komplo kurmakla suçlanıyor. Gazi babanın yüreği yanıyor. Nasıl yanmasın ki? Paşa oğluyla kim bilir ne kadar övünüyordu Gazi Mustafa Çakmak. Ama paşa oğlu şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dönük saldırıların kurbanı oldu. Bu acıya hangi babanın yüreği dayanabilir? O yürek nasıl isyan etmez. * * * Kin ve intikam duygularıyla yürütülen saldırılar bakın nelere mal oluyor. Kimse sanmasın ki bu olaylarda ateş sadece düştüğü yeri yakıyor. O ateş milyonlarca yüreği yakıyor. Bu saldırıları yapanlar, bu tertipleri kuranlar, bu iftiraları atanlar kin ve intikam duygularıyla hareket ediyorlar. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni sindirmenin, onurunu kırmanın, onu çökertmenin büyük hasarlar yaratacağını düşünmüyorlar. Dünyanın en büyük imparatorluğunu kurmuş nesillerin mirasçılarıyız. Emperyalistler koskoca imparatorluğu yıkıp Türkleri bu coğrafyadan söküp atmak amacıyla bu ülkeyi istila ettiler. Mustafa Kemal’in önderliğinde perişan haldeki millet silkinip vatanını savundu ve istiklalini kazandı. Cumhuriyet bu sancılı ve zor coğrafyada güçlü ordusunun varlığıyla ayakta durdu, duruyor. Bugün orduyu tahrip etmek, onu çökertmek için bütün güç ve hünerlerini kullananlar aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin bu zor coğrafyada varlığını sürdürmesini tehlikeye attıklarının farkındalar mı?