Paylaş
Bunların karşısında gaz almak için uğraşanlar da vardır.
Gaz verenler sadece gazeteciler değildir.
Başbakanların çevresinden hiç ayrılmayan hemen her kesimden insanlar da durmadan gaz verirler.
El pençe divan dururlar, eğilirler, bükülürler, başbakanın önünde elli takla atarlar, akla hayale gelmeyecek iltifatlarda bulunurlar.
Örneğin “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye tempo tutarlar.
“Sen bir dünya liderisin, sen bu ülkenin şansısın, Allah’ın lütfusun” derler.
En büyük reformcu, Türkiye’ye çağ atlatan adam olarak tanımlarlar.
Bunların yaptıkları, yağcılıkları romanlara sığmaz.
Ama bunların en tehlikeli olanı sürekli gaz veren, övgüler yağdıran, alkışlayan gazetecilerdir.
Çünkü en etkili olanlar onlardır. Bugüne kadar bunların az veya çok etki alanına girmekten kendini kurtaran başbakan da görülmemiştir.
Övülmek, göklere çıkarılmak her insanı efsunlar.
* * *
Bir de başbakanların gazını almak için uğraşanlar, onları eleştiren, onların yanlışlarını açık açık yazan gazeteciler vardır.
Bıkmadan, usanmadan yolsuzlukları, talanları dile getirirler.
Yoksul halkın, mağdur insanların haklarını savunurlar.
Başbakanlar bu tip gazetecileri sevmezler, hatta bazıları nefret eder.
Çevredeki malum kişiler bu tip gazetecilerin tarafsız olmadığını söylerler. Bu söylemlerden etkilenen başbakanlar bu tip gazetecileri tasfiye etmeye bile kalkarlar.
Onlar gibi davranan, başbakanı göklere çıkarmayan, ona iltifat etmeyen öteki kesimdeki insanlar da öfkeden nasiplerini alırlar.
Başbakan zamanla bunlarla ilişkilerini keser, onları gördüğü zaman başını çevirir, selam bile vermez.
Kendisini eleştiren gazetecileri, gazeteleri okumamaya başlar.
Bunu yapan başbakanların hataları daha da fazlalaşır.
Gaz verenler bu durumu sezince gaz vermeyi daha da artırırlar.
Bu süreç hep böyle işler ve iktidar açısından hüsranla biten bir kısırdöngüye dönüşür.
* * *
Gaz verenler, gaz alanlar...
Bunlardan hangisi tehlikelidir?
Bir başbakan gaz verenlerin etki alanına girmez, kendisine yöneltilen eleştirileri dikkate alır, onlardan yararlanırsa bu tehlikeden kendisini ve iktidarını korumuş olur.
Biliyorum bir başbakan için verilen gazlara kapılmama becerisini göstermek zordur.
Ama iyi, başarılı bir başbakan, ülkeyi hakka, hukuka, yasalara bağlı kalarak yönetmek becerisini gösterendir.
Acaba Erdoğan, “Bize kimse gaz vermesin, biz yapacağımızı biliyoruz” derken bu tehlikeyi sezdi mi dersiniz?
Ya da gaz verenlerin önerilerinin ne kadar zararlı olduğunu mu gördü?
Eğer bunu gördüyse ve gerekeni yaparsa daha kazançlı çıkacağı kuşkusuzdur. En azından kış kıyamette, karda buzda çoluğundan çocuğundan uzaklarda çadırlarda sabahlayarak hak arayan işçilere daha sıcak bakar.
Dar gelirli insanların sorunlarına somut çareler getirir.
Antidemokratik uygulamalara izin vermez.
Kurumlarla uğraşmaz.
Yolsuzluklara engel olur. Yolsuzluk yapanları çevresinden uzaklaştırır.
Dokunulmazlıkları kaldırmak cesaretini gösterir.
En önemlisi de laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan cumhuriyetin, Atatürk aydınlanmasının üzerine titrer.
Paylaş