Garip günler yaşıyoruz

PKK’nın tasfiyesini, terörün sona erdirilmesini amaçlayan sürecin başındayız.

Haberin Devamı

Apo’nun emriyle 34 kişinin Türkiye’ye dönmesi ile başlayan dağdan inmeler ivme kazanacak mı yoksa bu kadarla mı sınırlı kalacak?

Bunu önümüzdeki gelişmeler gösterecek.


Ama kesin olan şu: Apo’nun onayı ve emri olmadan dağdakiler düzlüğe inmez.


Ahmet Türk
bunu şöyle özetledi: “Devlet bir adım atarsa, PKK on adım atar.”


Türk
’ün bu söylemde bulunmakla meramı şudur: “Tabii bu Sayın Öcalan’ın onayıyla olur. Onun için Sayın Öcalan muhatap olarak alınmalıdır.”


İlk iki kafilenin zafer kazanmış bir ordunun askerleri havasında gelmesi, onlara yapılan şov, süreci ciddi olarak olumsuz etkileyebilir.


DTP’nin mitingi de öyle.


Bu tip duyarlı süreçlerde herkes çok dikkatli hareket etmelidir. DTP’lilerin yaptıkları konuşmaların yaratılmak istenen barış iklimini hızlandırmayacağı kesindir.

Haberin Devamı


DTP’li milletvekillerinin daha sağduyulu hareket etmeleri, yöre halkının geleceği ve mutluluğu açısından yaşamsaldır.

 

* * *


Geçenlerde Rahmi Koç Amerika’da gazetecilere bir açıklama yaptı.


O açıklama çok endişe vericiydi.


Rahmi
Bey, Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın başkanlıktan ayrılma kararından sonra TÜSİAD’a başkan bulmakta zorlandıklarını söyledi.


TÜSİAD üyesi olan işadamlarının hiçbiri Arzuhan Doğan Yalçındağ’dan başkanlığı devralmak istemiyordu.


Neden?


TÜSİAD Türkiye’nin en güçlü ve etkili meslek kuruluşu.


Buranın başkanı olmak çok önemli ve onurlu bir görev.


Ama kimse bu ateşten gömleği giymeye gönüllü değil.


TÜSİAD başkanı olan bir işadamı zaman zaman hükümeti eleştirmek durumunda kalıyor ve Başbakan’ın şimşeklerini çekiyor.


Daha önce çok kez yazdım. İşadamları değil başkan olmaktan, konuşmaktan bile korkuyorlar.


Çünkü hükümet elindeki siyasi erki sınır tanımadan kullanıyor.


Bu konuda yaşananlara hep birlikte tanık oluyoruz.


Türkiye bir korku toplumu haline getirildi derken konuyu abartmadığımızı TÜSİAD olayı da kanıtlıyor.


TÜSİAD’daki hava vahim ve endişe vericidir.

 

Haberin Devamı

Avcı neden üzerine alıyor

 

BEN pazartesi günü Anadolu’nun bir kentinde yaşanan bir olayı yazdım.


Kente yeni atanan emniyet müdürünün iktidarla arası iyi olmayan belediye başkanına dönük bazı tertipler düzenleyeceğini, bunun karşılığında büyük bir ile atanma sözü aldığını yazdım.


Olayı yazarken hiç isim vermedim. Ama dedim ki, “Bu isimler bende saklıdır. Eğer bu kentte söylendiği gibi bir tertip ve buna bağlı operasyonlar olursa bu isimleri açıklarım ve bu yazıyı da anımsatırım”.


Hanefi Avcı
yazıdaki emniyet müdürünün kendisi olduğunu söylüyor ve bu söylentilerin kentte kulaktan kulağa fısıldandığını da belirtiyor ve şöyle diyor:

“Yazınızın içeriğinde geçen şekli ile herhangi bir görüşmeyi ne belediye başkanı ile ne de Ankara’da herhangi bir kimse ile yapmadım. Yapmam da mümkün değildir. Gerçek gibi köşenizde yayınladığınız bu olay tamamen asılsızdır.

Haberin Devamı


Adı geçmediğine göre, üstelik iddia ettiği gibi olay da yalansa Avcı bunu neden üzerine alıyor?


Zaten böyle bir tertip olmazsa benim isimleri açıklamam söz konusu değil. 

Yazarın Tüm Yazıları