Paylaş
Otur, uslu uslu piyano çal...
Bunları yaparsan, sana saldıranlar seni başlarının üzerinde taşırlar.
Çankaya’da kırmızı halılar serilerek karşılanırsın.
Başbakanlık konutunda onuruna ziyafetler verilir, övgülerden başın döner...
Dünyanın beş kıtasında verdiğin konserlere yetişmek için vize peşinde koşmazsın.
Cebine anında kırmızı pasaportu koyuverirler.
Sonra havaalanlarında saatlerce sürünmezsin.
VIP’te ağırlanırsın.
Yeter ki sen “cici çocuk” ol.
Muhalefet yapmaaaaaa...
Cumhuriyetin, cumhuriyetin değerlerinin, Atatürk ilke ve devrimlerinin, demokrasinin, laikliğin avukatlığını yapmaaaaaa...
Uslu uslu otur, piyanonu çal, gerisine karışmaaaaaaa...
* * *
Göreceksin sana saldıranlar, hakaret yağdıranlar, ülkeden gitmeni isteyenler seni başlarının üzerinde taşıyacak.
Methiyeler düzecekler.
Edirne’den ötede duyulmayan arabesk için sana bu kadar kızmalarının esas nedenini sanırım anlamışsındır.
Sana diyorlar ki: “İktidara muhalif olma... Siyasal ve kültürel düşüncelerini yazıp söyleme...
Sus, konuşma, otur, uslu uslu piyanonu çal...”
Onlar senin neler yaptığını, dünyada ne kadar ünlü olduğunu bilmezler ki...
Örneğin, 3 yıl önce dünyanın en saygın klasik müzik festivallerinden biri olan “Maggio Muzicale Fiorentino”nun onur konuğu olduğunu...
Tarihi kentin ünlü “Piazza della Signoria” meydanında verdiğin final konserini Avrupa’nın her yerinden gelen 20 bin kişinin izlediğini...
Festival orkestrasını dünyanın en ünlü şeflerinden Zubin Mehda’nın yönettiğini...
Konserden önce sunucu İtalyan hanımın seni 20 dakika övdüğünü ve izleyicilere “Bugün hepimiz çok şanslıyız çünkü dünyanın en büyük yorumcularından birini dinleyeceğiz” dediğini...
Dünyanın beş kıtasında binlerce konser verdiğini... (Yılda ortalama 120 konser)
Birçok besten olduğunu...
30’dan fazla ödül aldığını...
Çok sayıda “bestseller” olan CD doldurduğunu...
Adına düzenlenen birçok Avrupa festivalleri düzenlendiğini...
Bunları bilmezler, sana “Duymayıver, görmeyiver” derler.
Onlar senin de kendileri gibi olmanı isterler...
Onlar kalemlerini sattıkları gibi senin de piyanonu satmanı isterler.
Benim sana gerçek tavsiyelerim şunlar:
“Sakın cici çocuk olma, sakın susma... Konuş, konuş, konuş...”
Başbakan şimdi ne diyecek
BAŞBAKAN kampanyasını açar açmaz kendine göre cepheleri şöyle ilan etmişti:
EVET’çiler: Darbeye karşı olanlar... Yani AKP ve yandaşları...
HAYIR’cılar: CHP, MHP, BDP, PKK ve YARSAV...
Ama şimdi bu cephe bozuldu.
PKK ve BDP “Evet”çi oldu.
Yani BDP ile PKK, AKP cephesine mi geçti?
Bir soru daha:
BDP ile PKK ne oldu da iki gün içinde böyle değişiverdi?
Yoksa araya uzaklardan bazı eller mi girdi?
Paylaş