SİZE hiç zarar vermese de her katliam, dehşet veren acısıyla ruhen büyük bir çöküntüye sürükleniyor insanı.
Bir de bunun üzerine çaresizliğinizi koyarsanız ruh çöküntünüz çok daha mahvedici oluyor.
Hele katliamdan kısa bir süre sonra önümüze gelen fotoğraflar?
Sağa sola saçılmış yüzlerce insan cesedinin yarattığı korkunç o görüntüler insanı gazeteci olduğuna pişman ediyor.
Söz bitiyor. Sağlıklı düşünme yetiniz yok oluyor. İnsanlığınızdan utanıyorsunuz.
Cumartesi günü bütün gün "Keşke haberleri okuma, fotoğraflara bakma ve televizyon izleme zorunluluğum olmasaydı" diye düşündüm.
Uygarlıklar arasındaki çatışmaların çığırından çıkacağını, insanlığın büyük facialar yaşayacağını söyleyen siyaset bilimci Samuel Huntington’un aynı gün ölmesi de kaderin acı bir cilvesi değil mi?
Acaba Huntington tezinin gerçeğe dönüştüğünün bir örneğini daha dünyanın acıyla yaşadığı önceki günkü katliamı görebildi mi?
* * *
Filistin halkı yıllardır bu dayanılmaz acının içinde doğuyor, büyüyor ve ölüyor.
Üstelik bu kısacık ömür çilelerle, acılarla geçiyor.
İnsan olarak dünyaya gelen Filistinliler insanca yaşama hakkını bir türlü elde edemiyorlar.
Böyle bir adaletsizlik olamaz, böyle bir adaletsizlik üstüne barış inşa edilemez.
Filistin halkına içine düştükleri cehennemden kurtulma hakkı tanınmazsa o bölgede ne çatışmalar biter, ne de akan kanlar durur.
Ölüm, bugün olduğu gibi, günlük yaşamın olağan bir parçası haline gelir.
Dünya bu gerçeği bir türlü görmek istemiyor.
Barış için arabuluculuklar da sonuçsuz bir gösteriden öteye gidemiyor.
Dünya, Filistin-İsrail anlaşmazlığını çözmeden bölgeye barışın gelmesini sağlayamaz.
* * *
Hamas Filistin halkının katledilmesine, bunca insanın ölümüne neden olan aktörlerden biridir.
İsrail ise artık sağduyusunu yitirmiş, acımasızca saldıran bir ölüm makinesine dönüşmüştür.
Bu ülke, bölge topraklarını hakkaniyetle Filistin halkıyla bölüşmeye razı olmadan kendisinin de rahat yüzü göremeyeceğini ne zaman kabul edecek?
Yoksa Filistin’in çektiği kadar olmasa da kendisi de acılarla birlikte yaşamak zorunda kalacak.
Amerika, bana göre bu facianın devamından sorumlu olan tek ülkedir.
Hálá yaşanan katliamı kınamıyor, İsrail’e dur demiyor.
Amerika’nın bu yaklaşımı devam ettiği sürece İsrail-Filistin düşmanlığı son bulmaz.
6 bin insanın yaşamını yitirdiği 11 Eylül faciasının bile Amerika’nın gerçekleri görmesine yetmemesi şaşırtıcıdır.
Washington, toprakları ellerinden alınan ve vatanlarında sığıntı gibi yaşayan insanların ölmekten başka bir çareleri kalmadığı gerçeğini bir türlü kavrayamadı.
Amerika dünyanın huzura kavuşması için İsrail-Filistin sorununun çözülmesini sağlamalıdır.
Bunun tek yolu vatanları ellerinden alınan insanlara vatanlarını geri vermektir.