Paylaş
Kürsülere öyle öfke içinde çıkıyor ve konuşurken öyle bağırıyor ki boyun damarları patlayacak gibi oluyor.
Dört bir yana tehditler yağdırıyor, bütün kurumlara ağır baskılar yapıyor. Neden?
Bu sorunun yanıtı aslında basit.
Erdoğan iktidarı yitirmesi durumunda Yüce Divan’a gideceğini biliyor.
Orada aklanmasının zor olacağını da...
Zaten onun için bu Anayasa değişiklikleri yapıldı.
Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı o nedenle değiştirilmeye çalışılıyor.
Tayyip Bey’in amacı kendini ve milletvekili arkadaşlarını korumak.
“Evet” oyları hem Anayasa Mahkemesi’ni, hem de HSYK’yı kendi emri altına sokacak.
Anayasa paketindeki bütün öteki maddeler hep bu iki maddenin kabulü hatırına kondu.
Milletimiz iyi bilsin ki, göz boyamak için yem olarak konulan maddelerin hepsi kâğıt üstünde kalacak.
* * *
Başbakan 12 Eylül’ü yapanların yargılanacağını söylüyor ya...
Kesinlikle doğru değil.
Ne Evren ne de öteki paşaların hiçbiri yargılanmayacak.
Memurlar bilsin ki, kendilerine tanınan toplusözleşme hakkı hiçbir işe yaramayacak.
Yine hükümetin verdiğiyle yetinmek zorunda kalacaklar memurlarımız.
Çünkü grev yasak.
8 yıldır iktidarda olan bir parti, gerçekten demokrat olsaydı bugün yem olarak anayasa metnine koyduğu bu maddeleri çoktan çıkarır ve uygulardı.
Başbakan 27 Mayıs’ı bile kullanıyor.
İdam edilen Maliye Bakanı rahmetli Hasan Polatkan’ın eşinin söylediklerini okuyup duygu sömürüsü yapıyor.
İyi güzel de Menderes, Polatkan ve Zorlu idam edileli tam elli yıl oldu.
Tayyip Bey o sırada 6 yaşındaydı ve o yaştaki her çocuk gibi dünyadan haberi yoktu.
Ama şimdi Menderes’in idama giderken ailesine bıraktığı mesajını okuyor:
“İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan efendilerinize söyleyebilecek misiniz? Adnan Menderes’in ölüsü sizi ebediyete kadar takip edecek ve sizi silip süpürecek.”
Ancak Menderes’in idam edilmeden önce söylediği sözler böyle değil. Bunu birileri uydurmuş olmalı.
Menderes’in gerçek sözleri şöyle:
“Hayata veda ettiğim şu an devlete ve millete saadetler dilerim, karımı ve çocuklarımı şefkatle andığımı bildiririm. Şerefle yaşadığımı ve suçsuz olduğumun bilinmesini dilerim.”
* * *
Akılları zorlayan bir soru daha var.
Yüksek Askeri Şûra krizi de referandum amaçlı mıydı?
8 gün süreyle ülkeyi bu kadar germeye değer miydi?
Ya Hasan Iğsız ile terfi ettirilmeyen 11 general suçsuzsa onların mağduriyetleri nasıl giderilecek?
Ya Askeri Şûra başlarken çıkarılan hukuka ve yasalara aykırı yakalama emirleri?
Hele hele şûra sürerken 16 generalin acilen ifadeye çağrılmaları?
Bütün bunlar yargının siyasi iktidarın emriyle hareket ettiği kanısını uyandırmıyor mu?
Ve bir hukuk devletinin saygınlığını yok etmiyor mu?
Paylaş