Tufan Türenç: Erbakan ve demokrasi

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Hem pek muhterem Hoca Efendi, hem de uzaktan kumandalı Fazilet yöneticileri ve milletvekilleri tiyatroyu bıraksınlar.

Bu milleti de daha fazla kandırmaya kalkmasınlar.

Oyun içinde oyun sergiliyorlar. Hangi birini anlatalım şaşırdık.

Öncelikle belirtelim ki Hoca Efendi'nin İstanbul'da bir takım gazetecilere verdiği yemekli davetin demokrat anlayışla uzaktan yakından ilgisi yok.

Kendisini dini politikaya alet ettiği için eleştiren, politik söylemlerinin tümünün derin bir yanıltmaca içerdiğini söyleyen gazetecilerle bir araya gelme cesaretini bir türlü gösteremiyor Erbakan.

Çünkü o dikensiz gül bahçesi istiyor.

Böyle demokratlık olur mu? Geçelim...

Bu yemekte, ‘‘İnsan haklarının, demokrasinin ve hukuk devletinin ismen değil fiilen var olduğu bir Türkiye istiyoruz’’ diyor.

Basını hálá benden olan, benden olmayan diye ayıran ve de kayıran bir politikacının yarın iktidar olunca ne yapacağını tahmin etmek hiç de zor değil.

Demek ki Hoca Efendi iktidara gelirse kendisi gibi düşünmeyen ve yazmayan basını dümdüz edecek.

Bundan kuşkusu olan var mı?

* * *

Hoca soruyor:

‘‘Bir demokraside en büyük parti 3-4 kişinin isteğiyle kapatılır mı? Böyle demokrasi olur mu?’’

Erbakan'ın 3-4 kişi dediği koca Anayasa Mahkemesi.

Parti kapatılması kuşkusuz onaylanamaz ama Hoca da herkes gibi yasalara aykırı hareket edemez.

Demokrasiyi dilediği gibi kimse çiğneyemez.

Demokrasiyi yok etmek için hiç kimseye demokrasiyi sınırsız kullanma hakkı verilemez.

Oturup özeleştiri yapacağına, ben yoksam parti marti olmaz sorumsuzluğu içinde orayı burayı karıştırmak bu kadar yıllık politikacıya yakışıyor mu?

Şu cümleye bakın:

‘‘Seçim, seçim... Dur bakalım nereye koşuyorsun? Bu koşullarda seçim ne işe yarar.’’

Erbakan'ın egoizmini ve ruh halini ortaya koyması bakımından çok ilginç sözler bunlar.

Kendi yoksa seçimin filan hiç önemi yok.

Sandıksız demokrasi olur mu?

Ama Hoca isterse bal gibi olur.

* * *

Dalga geçer gibi diyor ki: ‘‘Biz anayasanın temel niteliklerini korumak için çalışıyoruz. Hem laikliği, hem demokrasiyi, hem adaleti.’’

Onun için mi bütün bunları korumak amacıyla zat-ı alilerinin başbakanlığı döneminde ışık söndürüp yakanlara, tencere tava tıngırdatanlara ‘‘Glu glu dansı yapıyorlar’’ demek saygısızlığını gösterdiler?

Meclis'teki küskünler olayını desteklemenin Fazilet'e puan kaybettirip kaybettirmeyeceği sorusuna ise 3-4 puan kaybedilse bile bunun önemli olmadığını söylüyor.

Erbakan her zamanki mantık zorlamaları ile ‘‘Önce can’’ diyor.

FP'lilere gelince...

Onların hali daha da acıklı.

Erbakan'a karşı kişiliklerini ortaya koyamayan, onun talimatlarıyla yatıp kalkan bir camia.

Derin bir kimlik bunalımı yaşıyorlar.

Erbakan'dan bağımsız hareket ettiklerini sık sık tekrarlayan Recai Bey ve arkadaşları söylediklerine herhalde kendileri de inanmıyorlardır.

Göründüğü kadarıyla Fazilet düştüğü kuyuda debelenip duruyor.

Erbakan kendisi yukarı çıkamayacağı için onları da aşağı çekiyor.



Yazarın Tüm Yazıları