Dış politika güllük gülistanlık değil

BAŞBAKAN Erdoğan yurtdışına gittiği zaman siyasetin sesi kısılıveriyor.

Haberin Devamı

Alışmadığımız bir sessizlik çöküyor dünyamıza.

İtiraf edelim ki bu durgunluğu yadırgıyoruz.

Zaman zaman Başbakan’ın yokluğunda Arınç devreye giriyor ama o bağırmaktan çok iğneleyici konuşmalar yapmaktan hoşlanıyor.

Onun çabaları sessizliği bozmaya yetmiyor.

Başbakan ülkeye döner dönmez siyasetin sesi yeniden yükseliveriyor.

Nitekim Erdoğan Amerika’dan önceki gece döndü, ertesi günkü grup toplantısında her zamanki gibi yüksek perdeden esti yağdı.

Her zaman olduğu gibi bizi unutmadı ve medyaya verdi veriştirdi.

Yayınların teröre yataklık yapmaktan başka bir işe yaramadığını iddia etti. Neyse... Alıştığımız için bu suçlamaları yadırgamıyoruz.

* * *


Anlaşılan Başbakan terör ve Amerika’daki görüşmeler konusundaki haberlere kızmış.

Amerika’da Başkan Obama ile çok verimli bir görüşme yaptıklarını söylüyor.

Örneğin İsrail’den şu koşulların yerine getirilmesini istemiş:

“İsrail bizden özür dilesin, tazminat ödesin, Gazze ambargosunu kaldırsın.”

Başbakan Erdoğan’ın ileri sürdüğü bu koşulları Amerika bastırsa bile İsrail’in kabul etmesi çok zor.

Adamlar henüz gemiyi bile iade etmediler.

Büyük olasılıkla da iade etmeyecekler.

* * *

Başbakan, Obama’yla İran konusunu da görüşmüş.

Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nde alınan yaptırım kararlarına uyacağını söylemiş.

Ancak Tahran’ı ikna etmek için diplomasi kapısının açık tutulmasını istemiş.

Burada anlaşılmaz bir durum var.

Türkiye, İran’a uygulanacak yaptırım kararlarına Brezilya ile “Hayır” oyu vererek karşı çıktı.

Ama Başbakan BM’de alınan yaptırım kararlarına uyacakları güvencesini verdi.

Bu nasıl olacak?

Hem yaptırım kararlarına karşı çıkacaksınız, hem de uygulamalara uyacaksınız.

Bu bir çelişki değil mi?

* * *

Haberin Devamı


Türkiye’nin bu politikasının Amerika’da anlaşılmadığı anlaşılıyor.

ABD’nin Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon Amerikan yönetiminde oluşan algılamaları net bir şekilde vurguladı.

Hem de Erdoğan-Obama buluşmasından bir-iki saat önce yaptı açıklamasını.

Türkiye’nin BM’de “Hayır” oyu kullanmasını anlamadıklarını söyledi.

Türkiye’nin NATO’ya, Avrupa’ya ve ABD’ye bağlı kaldığını düşündüklerini ancak Türkiye’nin bunu kanıtlaması gerektiğini belirtti.

Gordon biraz da tehdit kokan net bir mesaj da verdi:

“Türkiye bağlılığını kanıtlamazsa bizden destek beklediği konularda bizim destek vermemiz zor.”

Gordon, Batı’da oluşan ve eksen kayması olarak değerlendirilen kaygıları Türkiye’nin dağıtması gerektiğinin şart olduğunu vurguluyor.

Bu durumda AKP iktidarının oluşturmaya çalıştığı yeni Ortadoğu politikasını ciddi şekilde gözden geçirmesi gerekiyor.

Ancak Türk-Arap İş Forumu Toplantısı’nda “Yakında Kudüs başkent olacak ve hep birlikte gidip Mescid’i el-Aksa’da namaz kılacağız” diyen bir dışişleri bakanınız varsa işiniz çok zor demektir.

Yazarın Tüm Yazıları