Paylaş
İzlediyse 4 evlat babası olarak nasıl yüreği dayandı, nasıl isyan etmedi?
Grup konuşmasında öğrencilere dönük suçlamalarını dinleyince izlemediği kanısına vardım.
Başbakan’a göre bu öğrenciler sadece yumurta taşımıyormuş, üzerlerinde sopalar, taşlar, molotofkokteylleri varmış.
Değişik partilere mensuplarmış ve provokatif eylem yapmayı amaçlıyorlarmış.
“Toplantıya gireceğiz” diyorlarmış. ( Başbakan, biz onları davet etmedik ki buraya girsinler) dedi.
Onun için bunlara müdahale etmek polislerin göreviymiş.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’e göre ise bu gençler belli bir örgütün militanları... Bu işi meslek edinmişler.
Ama sonra Çelik’in demokratlığı tutup şöyle dedi:
“Ben polis olsaydım bariyeri çekerdim, bağıracaklarını bağırırlardı. Biber gazı da sıkmazdım. Öğrencilerin dövülmesine de sonuna kadar karşıyım.”
Anlaşılan Çelik de izlememiş görüntüleri.
İzleseydi bir baba olarak onun da yüreği yanardı.
İçişleri Bakanı Atalay ise konuyu incelettirdiğini söyledi.
Bu kadar duyarsız davrandığına göre belli ki o da izlememiş.
* * *
Oysa polisin nasıl saldırdığını bütün Türkiye izledi.
Öğrenciler sürecin hiçbir aşamasında polise dönük bir saldırı değil, saldırı niyeti içinde bile olmadı.
Ellerinde de taşıdıkları dövizlerden başka bir şey yoktu.
Polis, dışarıdan gelenleri İstanbul’a sokmama, İstanbul’da toplananları da Dolmabahçe’ye yaklaştırmama emri almıştı.
Onun için sanki karşısında düşman varmış gibi saldırdı.
Önce tazyikli su gibi biber gazı sıktı.
Hem de iki-üç metreden... Hem de öğrencilerin gözlerine gözlerine... Öğrenciler çil yavrusu gibi dağıldılar.
Polis peşlerine düştü. Coplayarak yere yıktı, sonra da tekme-tokat Allah ne verdiyse girişti.
Bununla da yetinmedi, yakaladığını sürükleyerek polis otosuna götürüp çuval gibi içeri attı.
Öğrenciler yol boyunda hakarete uğradıklarını, yumruklandıklarını, tekmelendiklerini söylediler.
Serbest bırakıldıktan sonra öğrencilerin gözleri biber gazından perişan haldeydi. Hemen hepsinin vücutları morarmıştı.
Bazı öğrencilerin burnu kırılmış, yüzü-gözü yaralanmıştı.
* * *
Bir hamile öğrenci de yediği dayak sonunda çocuğunu yitirdi.
Bu nasıl bir demokrasi?
Demokratik bir ülkenin polisi öğrencilere karşı böyle vahşice saldırır mı?
Savunmasız insanların gözlerine biber gazı sıkmak,onları acımasızca tekmelemek, coplamak, hamile kadınları bile yerlerde sürüklemek, hangi demokrasiye, hangi insan haklarına sığar?
Bu olsa olsa dikta ile yönetilen ülkelerde olur.
Ancak o ülkelerin polisi demokratik hakkını savunmak isteyen öğrencilere böyle davranır.
Demokratik ülkelerde böyle bir olay yaşanmaz.
Yaşanırsa ertesi gün yetkili bakandan en küçük rütbeli polis müdürüne kadar hepsi istifa ettirilir.
Bir de kamuoyu böyle bir olayı sesiz sedasız izlemez.
Yer yerinden oynar, iktidar sallanır.
Paylaş