Contingency Planning

BÜTÜN Dünya’nın mayıs sayısında NMC Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nail Kubalı’nın ilginç bir yazısını okudum.

Kubalı Gözlem Gazetesi’nden alınan yazısında Amerika’da yaşadığı bir anıyı anlatıyor.
Yirmili yaşlarında Kansas Eyaleti’nin Wichita kentinde bir kuruluşun yönetim kuruluna organizasyon yapıları ile ilgili bir sunum yapıyor.
Dinleyicilerden Afrika kökenli bir Amerikalı çok akılcı sorular soruyor.
Aynı adam toplantı bitiminde de genç sunumcunun yanına geliyor ve “İngilizcenizde biraz aksan var, nerelisiniz?” diye soruyor.
“Türk’üm” yanıtını alınca akıcı bir Türkçe ile konuşmaya başlıyor.
Kendisinin silahlı kuvvetlerden emekli bir yarbay olduğunu, Türkçeyi ABD kara kuvvetlerinin California’daki dil okulunda öğrendiğini anlatıyor.
Kubalı, “Neden Türkçe” diye soruyor. Amerikalı gülüyor ve şöyle diyor:
“Benim ödev kentim İstanbul. Ben, Amerikan silahlı kuvvetleri İstanbul’a girdiğinde, Türk sivil savunma ekiplerinin yolumuzu şaşıralım diye değiştirecekleri sokak isimlerini yerli yerine takmakla görevliyim. Emekli olmama rağmen her yıl tatilimi İstanbul’da geçiririm. Bunun için ordudan ücret alırım. İstanbul’u en küçük sokaklarına kadar bilirim.”
¡ ¡ ¡
Kubalı adamın anlattıklarını duyunca şaşırıyor, “Ama biz sizin müttefikiniziz, NATO üyesiyiz” diyor.
Yarbay gülüyor “Contingency Planning-Olasılıklar Planları” diyerek bu konuda bilgi veriyor.
ABD silahlı kuvvetlerinin her türlü ihtimale göre böyle yüzlerce planı varmış.
Bunlar hazırlanır, yarın uygulanacakmış gibi çalışılır ve öylece bekletilirmiş.
Bu planlar çok gizliymiş, ayrıntılarını kendisi de bilmiyormuş.
Sonra şöyle demiş:
“Ama bunlar uygulanacak demek değildir. Sadece uygulanmak gereken bir durum olursa hazırlıklı olmak içindir. Ayrıca sırf ‘olay metodu’ ile eğitim egzersizleri yapmak için, içine hatalar yerleştirilmiş planlar da vardır.”
¡ ¡ ¡
Ali Nail Kubalı bu anısını anlattıktan sonra şu yorumu yapıyor:
“Bir gün Amerikalı savcılar ABD genelkurmay binası Pentagon’un kozmik odalarını arasalar ve Amerika’nın en yakın müttefiklerini işgal planlarını bulsalar...
Ya da bir ABD başkanının kafasını üşütüp ülkeyi nükleer savaşa sokmak gibi bir delilik yapmasını engellemek için hazırlanmış bir askeri plan ele geçirseler (General Haig’in Başkan Nixon’un son dönemlerinde Beyaz Saray’da görevlendirilmesi gibi) acaba Amerikan medyası da ‘Vay generaller müttefik bir ülkeyi işgal etmek ya da hükümeti devirmek için planlar yapmışlar’ diye ülkeyi ayağa kaldırırlar mıydı?
Her olasılık için hazırlanan böyle yüzlerce plan, yazıda kaldığı, Amerikan birlikleri fiilen kışlalarından çıkıp uygulamaya kalkmadıkları sürece teşebbüste bulunmuş sayılmazlar, suç işlemiş olmazlar.
Acaba ‘Contingency Planning’ denilen bu konuyu iyi bir öğrensek, ihtilal korkumuzu biraz olsun kontrol altına alabilir miyiz?”
¡ ¡ ¡
Kubalı’nın bu anısını okuduktan sonra Türkiye’de yaşadıklarımızı düşünün.
Sabahın köründe yapılan operasyonları, Ergenekon dalgalarıyla yüzlerce insanın toplandığını ve günlerce gözaltında tutulduğunu...
Savcılıklarda saatlerce süren sorgulamaları, tutuklama kararlarını...
Bu tutuklulukların yıllarca sürdürülmesini...
Ve bir sürü insanın terörist olarak suçlanmalarını düşünün...
Sonra da Türkiye’de yaşananların ne kadar dehşet verici olduğunu anlayın.
Yazarın Tüm Yazıları