HEM uluslararası, hem ulusal araştırmalardaki bulgular Türkiye için iç karartıcı.
Küresel cinsiyet eşitliği ile ilgili sonuçlara göre Türk kadının bulunduğu durum felaket. Türkiye, kadın-erkek eşitliği ölçütlerine göre 134 ülke arasında ne yazık ki 126. sırada bulunuyor. Bu araştırmaların ölçütleri şunlar: Eğitim düzeyi, fırsat eşitliği, sağlık ve yaşam beklentisi ve siyasi güç. Bu konularda Türk kadınlarının durumunun son derece kötü olduğu ortaya çıkıyor. Uygar, demokratik, çağdaş bir ülkede gerçekten de utanç verici sonuçlar bunlar. Dünya Ekonomik Formu’nun 2010 raporunda Türkiye İran, Suriye, Umman, Bahreyn, Ürdün, Cezayir ve Kamerun’dan geride. İlerde olduğumuz 8 ülke de şunlar: Yemen, Çad, Pakistan, Fildişi Sahilleri, Suudi Arabistan, Fas, Benin ve Mali. Ne kadar nutuk atılırsa atılsın, Türk kadını konusunda ne kadar cilalı sözler söylenirse söylensin hepsinin boş olduğu ortada. Sonuç yukarda yazdığım gibi. * * * Aynı araştırmada ayrıntılara girersek eğitim düzeyi bakımından da Türk kadınının durumu çok kötü. Türk kadını bu konuda ne yazık ki 134 ülke içinde 109. sırada. Olaya, istihdam, üst düzey yöneticisi, eşit işe eşit maaş, kadınların ortalama maaşı açısından bakıldığında Türkiye 131’inci. Yani sondan dördüncü. Bu konuda sadece Pakistan, Yemen ve Suudi Arabistan bizim gerimizde. Raporda çok çarpıcı ve bizim açımızdan düşündürücü bir sonuç da şu: Türk kadınının kadın-erkek eşitliği konusundaki durumu her geçen yıl daha kötüye gidiyor. Sağlık ve yaşam beklentisi kategorisinde 61. sıradayız. Siyasi güç kategorisinde, yani meclisteki kadın ve kadın bakan sayısı bakımından 99’uncuyuz. Görüldüğü gibi durum hiç de Türk halkına anlatıldığı gibi değil. Büyük ve ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Oysa kadın bizim aile yapımızın ana öğesidir. Yuvayı yapan dişi kuştur. Kadınına bu kadar az değer veren bir Türkiye nasıl “dünyanın parlayan yıldızı” oldu? Bunu anlamak olanaksız. * * * Ulusal kurumların yaptığı araştırmalarda da durum farklı değil. Bazı örnekler verelim: Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı 1999’da yüzde 34.1 iken, 2008’de yüzde 24.5’e geriledi. Türkiye’deki toplam işsizlerin üçte biri kadın. Kadınlarımızın yüzde 59’u sosyal güvenceden yoksun. Yani çalışan kadınların yarıdan fazlası kaçak çalıştırılıyor. Berdel, töre cinayetleri, başlık parası, aile içi şiddet gibi toplumun yarası olan çağdışı sorunlarda ne yazık ki bir iyileşme yok. Her gün gazetelerde, televizyonlarda bu konuda iç karartıcı olaylar yayınlanıyor. Türk kadınının durumu bu kadar kötüyken biz ne yapıyoruz? Bu sorunları iyileştirmek için seferber olacağımıza sabahtan akşama kadar kadınlarımızı nasıl örteceğimizi tartışıyoruz. Siz istediğiniz kadar anayasaya pozitif ayrımcılık maddeleri koyun. Kafalar değişmediği sürece bunların hiçbir önemi yok.