CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün Çankaya sofraları sürüyor.
Gül bu kez Türk sinema sanatçılarını ağırladı.
Çağrılı olanlar: Yönetmen Erden Kıral, Yücel Çakmaklı, Sinan Çetin, yapımcı Türker İnanoğlu, senarist Gani Müjde, sinema oyuncuları Şener Şen, Zuhal Olcay, Lale Mansur.
Yemekten sonra gazeteci arkadaşlarımızın sorularını yanıtlayan bu değerli sanatçılar, Çankaya’da ağırlanmaktan çok mutlu olduklarını söylemişler.
Onların söylemlerinden öğrendiğimize göre Gül hoşgörülü, çok sivil ve gülümseyen bir insan.
Sinemayla çok ilgiliymiş. Hatta öğrenciyken Milli Türk Talebe Birliği’nde sinema kulübü başkanlığı yapmış.
Bundan cesaret alarak Türk sinemasının sıkıntılarını anlatmışlar.
Cumhurbaşkanı çok ilgilenmiş ve yemekte bulunan Genel Sekreteri Mustafa İsen Bey’e de bu istekleri gereğinin yapılması için not ettirmiş.
O nedenle sanatçılarımız 1 saat 45 dakika süren yemekten mutlu bir şekilde ayrılmış.
* * *
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen de sanata karşı çok ilgili bir insandır. Eski Türk Edebiyatı profesörüdür.
Bu konuda araştırmaları da vardır.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden önce Kültür Bakanlığı Müsteşarlığı görevini yürütüyordu.
Onun müsteşarlık döneminde, senfoni orkestralarının da bağlı olduğu Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nü bir bağlama sanatçısı yürütüyordu.
Mustafa İsen bir gün de İstanbul AKM’de bale seyrederken Ankara uçağına yetişmek için sanatçıların danslarının sürdüğü sırada beraberindeki görevlilerle salondan çıkıp gitmişti.
Müsteşar Bey sanata ve sanatçıya çok saygılı bir insandır!
Sanatçıları çok mutlu eden buluşmada Mustafa İsen’in rolünün olduğunu sanıyorum.
Çünkü bildiğim kadarıyla Cumhurbaşkanı Gül, sanat işlerine pek meraklı bir insan değil.
Örneğin kendilerinin resim, heykel, bale, opera ve klasik müzik etkinliklerini izlediğini duymadım.
Ama sanatçılarımıza göre kendileri sinemayla çok ilgileniyorlarmış.
Şener Şen’in yaptığı esprilere de çok gülmüşler.
Sanatçılarımız kendisini çok güler yüzlü, çok sivil, çok hoşgörülü bulmuşlar. Ya öteki sorumlulukları? O konuda bir görüş belirtmemişler.
Ne diyelim, sanatçılarımızın değerlendirmesi böyle...
Okula politika sokmak
BUGÜNE kadar gelmiş geçmiş bütün Cumhuriyet hükümetleri, "camiye, orduya ve okula" siyaset sokmamaya özen göstermiştir.
Bunun tersini yapan hükümetler de olmuştur. Ama bunlar hem kendileri ağır faturalar ödemişler, hem de ülkeye büyük zarar vermişlerdir.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Cumhuriyet’in yazılı olmayan bu ilkesine pek aldırmayan bir politikacıdır.
Son marifeti de Gazze’de ölenler için ilköğretim okulları ile liselerde öğrencilere bir dakikalık saygı duruşu yaptırmak olmuştur.
Evet, Gazze’de İsrail saldırıları nedeniyle yaşanan insanlık dramına vicdanı olan herkes isyan ediyor.
Ama devlet adamlarına düşen, böyle dramların sona ermesi için öğrencileri saygı duruşuna dikerek şov yapmak, okula siyaset sokmak değildir...
Siyasi ağırlıklarını kullanarak dramın sona ermesine katkı sağlamaktır.