GÜNLERDİR hemen bütün gazete sayfalarını kaplayan AKP ilanlarından birinde halka şu soru soruluyordu:
“Üstünlerin hukuku mu?
Hukukun üstünlüğü mü?”
Bu ilanda vatandaşa verilen mesaj şuydu: “Eğer hukukun üstünlüğünden yanaysanız ‘evet’ verin.” Bu soruya muhatap olan vatandaşa şöyle bir soru yöneltmek gerekir: “Silivri’de geçerli olan hukukun üstünlüğü mü? Yoksa iktidarın hukuku mu?” Yani dünyaca ünlü bilim adamı Prof. Mehmet Haberal hukukun üstünlüğü uğruna mı iki yıla yakın bir süredir hapiste? Onun için mi suçu söylenmeden, deliller açıklanmadan demir parmaklıklar arkasında? Onun için mi bu haksızlığa katlanmak zorunda kalıyor? Silivri’de uygulanan iktidar hukukuna vicdanı sızlayan AKP’liler yok mu? Başbakan Prof. Haberal, Prof. Fatih Hilmioğlu, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, yazarlar, aydınlar, askerler hukukun üstünlüğü nedeniyle yatıyor diyebilir mi? Bir gün devran dönerse Silivri hukukunun kimleri aynı şekilde yargılayacağını tahmin etmek çok mu zor? Onun için sağduyu sahibi insanlar “Hukuk devletiyle oynamayın, hukuku siyasallaştırmayın” diyor. Onun için “Yapmayın, bu çok tehlikeli bir şeydir” diye uyarıyorlar. Ama dinleyen kim? * * * Geçen gün Başbakan malum gazetecilerin karşısına oturup paketi savunurken HSYK’ya birinci sınıf yargıçların 10 üye seçeceğini söylüyor. “Bu demokratik değil mi?” diye soruyordu. Evet değil. Nedenini açıklayalım. Seçilecek olan bu 10 üye 4 yıl görev yapacak. Bunlar Ankara’ya yerleşecek, çocuklarını okula verecekler, düzenlerini kuracaklar. Peki 4 yıl sonra sonra ne olacak? Nereye atanacaklar? Bu belirsiz. Hepsi iyi bir yere atanmak, Ankara’daki düzenlerinin bozulmaması için görev yaptıkları sürede bakanın gözünün içine bakacaklar. Bakan kendisinin sözünü dinleyeni Ankara’da bakanlıkta görevlendirecek. Yani bu yargıç ve savcıların kaderi dört yıl sonra adalet bakanına bağlı olacak. Bu üyelerden görevlerini yaparken bağımsız olmaları nasıl beklenebilir? * * * Anayasa Mahkemesi’nin ise durumu daha da vahim. 17 üyenin 3’ünü Meclis, 3’ünü YÖK, 4’ünü Cumhurbaşkanı seçecek. Etti mi 10 üye. Bu 10 üyenin hepsinin de AKP’nin istediği isimler olacağı konusunda bir kuşku var mı? Peki, 17 üyeden 10’unun iktidar tarafından belirlendiği bir Anayasa Mahkemesi tarafsız olabilir mi? “Yeterli değil ama evet” diyenlerin vicdanlarına sunulur. Şimdi ben düşünüyorum da Tayyip Bey yangından mal kaçırır gibi iki araya bir dereye sıkıştırmadan şu işi yapsaydı. Danışarak, görüşerek, tartışarak, elbirliğiyle bir demokratik anayasa hazırlansaydı. Yepyeni anayasa referanduma gerek kalmadan Meclis’te kabul edilseydi ve millet olarak hepimiz demokratik bir anayasa yapmanın gururunu taşısaydık olmaz mıydı? Olmazdı. Çünkü Tayyip Bey’in istediği anayasa böyle bir anayasa değil. O kendini garanti altına almak istiyor. Ona böyle bir anayasa gerekiyordu. Onu da yaptı.