BAŞBAKAN Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde topladığı Cumhurbaşkanı’nın seçtiği biatçı rektörlere artık ezberlediğimiz demokrasi (!) nutukları atıyor.
Önünde asker gibi dizilmiş bilim yuvalarının yöneticileri, kendisini gözlerini bile kırpmadan huşu içinde dinliyorlar. Salonda Başbakan’ın sesinden başka sinek sesi bile yok. Başbakan yarattıkları özgür üniversiteleri anlatıyor. “Asla üniversitelerin bizimle her konuda bire bir aynı düşünmesini istemeyizzzz... Böyle bir beklenti üniversitenin de bilimin de ruhuna aykırıdırrrr...” Dışarda, kentin girişinde, Dolmabahçe’de ve Çamlıca gişelerinde toplantıyı protesto etmek için toplanan ve üniversitelerinin özgür olmasını isteyen öğrencileri polis hallediyor. Gözlerine, otomatik düzeneklerle su fışkırtır gibi biber gazı sıkıyor. Öğrenciler can havliyle kaçışırken onları acımasızca, hınçla copluyor...
* * *
Başbakan konuşmasını sürdürüyor: “Üniversiteler elbette sorgulayıcıdırrr... Akademisyenler elbette bağımsız hareket edebilirlerrr...” Demokratik haklarını kullanmak, YÖK’ü ve üniversiteleri ele geçiren AKP anlayışını protesto etmek isteyen öğrenciler perişan halde yerlerde... Öğrenciler, baygınlık geçiren, gözleri yanan arkadaşlarına yardım etmek için çırpınıyorlar. Ağlayanlar, feryat edenler... Hınçlarını alamayan polisler yatanların üzerine saldırıp onları yerlerde sürükleyerek polis otobüsüne atıp gözaltına alıyorlar. YÖK Başkanı, YÖK üyeleri ve rektörler Başbakan’ı soluk almadan dinliyorlar. “Son 8 yılda üniversiteler siyasetten arındırılmış, en küçük bir siyasi baskı hissetmemiş, özgür düşünce ve özerklik noktasında en serbest dönemini yaşamıştırrr.” Öğrenciler ise hoyratça demokratik haklarını engelleyen polise doğru slogan atıyorlar: “Eğitim hakkımız engellenemez...”, “AKP defol, üniversiteler bizimdir...” Polis daha çok celalleniyor. Yeniden saldırıyor... Biber gazı bu kez daha yakından sıkılıyor. Coplar gelişigüzel kız, erkek demeden öğrencilerin neresine gelirse inip kalkıyor.
* * *
Başbakan geçen haftaki rektörler toplantısında çalışma ofisinin önündeki öğrenci protestosunu kınıyor: “Herhalde paraları var, bol bol yumurta alıp bu yumurtaları buraya doğru sallamışlar, atmışlar. Toplantılarda ayakkabı fırlatmışlar. Bunlar bir özgürlük anlayışı değildir. Yol kesmek bir özgürlük anlayışı değildir. Evvela bu anlayışı değiştirmek lazımdırrr...” Dışarda polis bu anlayışı değiştirmek için yapılması gereken neyse onu yapıyor. Biber gazı sıkıyor, copluyor, yerlerde sürüklüyor, direnenlerin kolunu kanadını büküyor. Başbakan içerde YÖK’çülere ve rektörlere sesleniyor: “Parmaklara barut kokusu değil, mürekkep bulaşsın istiyoruzzz...” Öğrencilerin parmaklarında barut kokusu yok ama her tarafları biber gazına bulaşıyor. Sırtları, kolları, yüzleri, gözleri cop darbelerinden mosmor. Ama önemli değil... Bunlar AKP türü ileri demokrasinin öğrencilere layık gördüğü madalyalar.