BAŞBAKAN Erdoğan’ı izlerken ülkenin yazgısının kimlerin elinde olduğunu düşünerek bir kez daha derin bir üzüntü duydum.
Bundan önceki bazı başbakanlar döneminde de benzer duygulara kapıldığım olmuştu ama ülkem adına hiç bu kadar yoğun bir yeise kapılmamıştım.
Bu kadar popülist, bu kadar Makyavelist politika izleyen bir başbakan gelmedi.
Büyük bir rafineri yatırımı yapacak olan işadamına "Sana bu izni veremem bizim Çalık’a söz verdik, işin içinde Berlusconi var, Putin var, Eni var" diyen bir başbakan hangi ülkede koltuğunda oturabilir?
Bir başbakan düşünün ki, ramazan ayında, sevginin, kardeşliğin, hoşgörünün, adaletin akıllarda ve vicdanlarda en çok olması gereken günlerde, parti kongrelerine çıkıp dinin emrettiği bütün değerleri bir kenara itebiliyor.
Bir medya grubuna saldırmak, onu yıldırmak için yapıyor bunu.
Ramazan günü partililerine gazetecileri yuhalatıyor, onları hedef gösteriyor.
Yalanlarla, iftiralarla kendisi ve şürekásı üzerindeki kuşkulu gölgeleri kaldırmak istiyor.
* * *
Başbakan Doğan Medya Grubu’nun gazetelerini, televizyonlarını, köşe yazarlarını yalan yazmakla, kendisine ve şürekásına iftira atmakla suçluyor ve sonra bakın ne diyor:
"Allah’tan Türkiye’de bağımsız gazete ve TV’ler var da millet gerçekleri oradan öğreniyor."
Başbakan’ın tarafsız dediği gazeteler şunlar:
"Sabah, Star, Vakit, Yeni Şafak, Zaman, Türkiye."
Televizyonlar:
ATV, TRT, Kanal 7, TV Net, Mesaj, Ülke, Samanyolu, TGRT, TV 24, Mehtap, Kanal Türk.
Mesleğim adına her gün içim sızlayarak izlediğim bu yayın organları AKP’ye yaranmak için yolsuzluk olaylarını görmezden geliyorlar.
AKP’yi sürekli alkışlıyorlar.
İşte Başbakan’ın istediği tarafsızlık budur.
Özgür basın ölçüsü de budur.
Doğan Medya Grubu böyle olmadığı, AKP’yi eleştirdiği, yolsuzlukların üzerine gittiği, fakir fukaranın hakkını koruduğu, yandaşlarını kayırmalarına karşı çıktığı için Başbakan’ın öfkesini çekiyor.
Aydın Doğan’ı onun için düşman ilan ediyor ve onu yıldırmaya, hatta bitirmeye çalışıyor.
* * *
"Türkiye bir hukuk devletidir, burada cumhuriyet var, padişahlık yok" diyeceksiniz.
Ama Türkiye’de kendini padişah sanan ve öyle davranan bir başbakan var.
"İstediğimi abat ederim, istediğimi batırırım" diyen ve ülkeyi babasının çiftliği gibi yöneten bir başbakan.
Hukuk mukuk tanıdığı yok.
Bir kez daha anımsatalım.
Başbakan, türban karşıtı karar alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne "Sen böyle bir karar alamazsın, buna ancak ulema karar verir" dememiş miydi?
Doğan Medya Grubu’na saldırırken kendini kaybedip 120 ülkenin en deneyimli gazetecilerinin üye olduğu çok saygın bir meslek kuruluşu olan Uluslararası Basın Enstitüsü’ne (IPI) de dil uzatmıştı:
"Bana ültimatom çekmiş.Kimsin sen?"
Başbakan bu kafayla gittiği sürece batmaya devam edecek ve bir gün tükenecektir.
Bunu partisinin aklı başındaki insanları da görüyor, onu dinlerken en az benim kadar onlar da endişe duyup üzülüyor.