GÜNEYDOĞU’dan gelen acı haberler insanı öyle bir ruh haline sürüklüyor ki, böyle günlerde oturup yazı yazmak dayanılmaz bir işkence oluyor.
Ne yazacaksınız?
Yüreğinize düşen ateşin verdiği dayanılmaz acıyı mı?
Yoksa ruhunuzu kasıp kavuran isyan fırtınalarını mı?
Ya da teröristlere, onlara destek olanlara, onları besleyenlere, onları ağır silahlarla donatanlara duyduğunuz nefreti mi?
Hele her yüreğimizi yakan acıdan sonra büyük büyük adamların çıkıp kırık plak gibi yineledikleri sözlerden tiksindiğinizi mi?
Vatanı uğruna ölen gepegenç insanların bir daha geri gelmeyecekleri gerçeğinin, analarının babalarının döktükleri gözyaşlarının hepimizin ciğerini deldiğini mi?
Ve atılan nutuklara rağmen bundan sonra da bir sürü vatan evladının yaşamının baharında kanlar içinde yere serileceğini bilmenin çaresizliğini mi?
24 yıldır süren bu kahpeliği, bu ihaneti, bu hainliği önleyememenin acizliğini mi?
Hangisini yazacaksınız?
Buna hangi yürek dayanır?
Buna bir yazı insanının kalemi nasıl yetebilir?
* * *
Bu acıları sona erdirmenin bir çaresi mutlaka, ama mutlaka bulunmalı.
Atalarının uğruna öldüğü bu toprakların yetiştirdiği gepegenç çocukların birbirlerini kurşunlamaları mutlaka önlenmeli.
Meclis olağanüstü toplanmalı.
Siyasi irade tek vücut halinde ayağa kalkmalı.
Halkı da arkasına alarak teröre karşı topyekûn mücadele başlatmalı.
Biz bu beladan, sorunu askere havale edip kenara çekilen bir iktidarla kurtulamayız.
Irak’a nota vererek, hamasi nutuklar atarak değil, harekete geçerek, kararlılığımızı tüm dünyaya göstererek bu belayı başımızdan atabiliriz.
Bu saldırı PKK’nın hálá güçlü bir dış destek aldığının kanıtıdır.
Avrupa ülkeleri PKK’yi korumayı sürdürmektedir.
Kendisi terörle boğuşan Amerika PKK’nın toptan yok edilmesi, dağıtılması için gerektiği gibi Türkiye’nin yanında yer almamaktadır.
PKK hálá Amerika’nın egemen olduğu topraklarda varlığını sürdürüyor, her türlü gereksinimini o bölgeden sağlıyor.
Cinayetleri orada planlıyor, sınırdan sızarak Türkiye’nin topraklarında eylem yapıp yeniden Kuzey Irak’a kaçıyor.
Bundan hem Amerika, hem de Irak yönetimi sorumludur.
Kuzey’deki Kürt yönetimini saymıyorum çünkü onlar Türkiye’den değil, PKK’dan yanadırlar.
* * *
Bu gerçeklere karşın AKP iktidarı bir ağırlık koyamıyor.
Suskun ve sessiz kalıyor.
Bu kadar tutarsız, çelişkili dış politika yürüten bir hükümetin terör konusunda dışarda ağırlık koyması zaten mümkün değil.
Terör örgütünün saldırıları, bu saldırılarda kullandığı ağır silahlar Amerika’nın verdiği istihbaratlar konusunda da kuşkular yaratıyor.
Acaba o istihbaratlarla Türk savaş uçaklarına boş noktalar mı bombalatılıyor?
Hükümet, terör örgütünün belinin kırıldığı 1994-1996 yıllarını iyi inceleyip, o günkü uygulamalardan dersler çıkarmalı.
Dış destekleri durduracak girişimleri kararlılıkla yapmadan, bölge halkını kazanacak ekonomik ve sosyal önlemleri almadan, sorumluluğu sadece askere yükleyerek bu işi çözemeyeceğini bilmeli.
Sadece sivrisineklerle mücadele ederek terör bitirilemez.