1990 yılı sonlarında Türkiye'nin en büyük taş kömür havzasında grev vardı.
Zonguldak'ta işçi ayaktaydı ve sendika ile devlet arasında bir türlü anlaşma sağlanamıyordu.
Sorunu yerinde incelemek için Zonguldak'a gitmiş, işçiler, sendika yetkilileri ve Türkiye Taş Kömürü Genel Müdürü Zekai Akçan ile görüşmüştük.
Herkes üzgündü. Çünkü ilin tek gelir kaynağı madenlerdi.
Genel Müdür Akçan'ın ağzını bıcak açmıyordu. Sorunlarını uzun uzun anlattı.
Yıllık üretimin 2 milyon 745 bin ton olduğunu, havzanın yapısı nedeniyle hangi teknolojiyi kullanırsanız kullanın bunu artırmanın mümkün olmadığını söyledi.
Sonra kurumun çıkmazını şu çarpıcı sözlerle özetledi:
‘‘Bugün burada 45 bin kişi çalışıyor. Her gelen parti buraya adam yığıyor. Oysa bana 8 bin, bilemedin 10 bin kişi yeterli. Bu durumda benim ne kurumu kára geçirmem, ne de işçime istediği ücreti vermem mümkündür.’’
(Zonguldak'tan son aldığım bilgilere göre 1990'da kurumda 34 bin 349 kişi çalışıyormuş. Ama o görüşmemizde genel müdürün 45 bin dediğini çok iyi anımsıyorum.)
Zonguldak o yıllarda böyle bir çıkmazdaydı.
* * *
Bugün durum nedir acaba? Bir de ona bakalım.
Önce üretimden başlayalım. 12 yıl öncesine göre yıllık üretimde artma olmamış, hatta biraz gerileme bile var: 2 milyon 356 bin ton.
Çalışan sayısında ciddi bir azalma görülüyor. Verilen rakamlara göre bugün kurumda 17 bin 418 kişi çalışıyor.
Zarar tablosuna bakarsak durum bütün KİT'lerde olduğu gibi vahim.
Kurum 1999'da 391 milyon dolar, 2000'de 368 milyon dolar, 2001'de 212 milyon dolar zarar etmiş.
(Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bu rakamları Türk Lirası'na çevirmeyi beceremiyorum. Sıfırları şaşırıyorum.)
Zonguldak'ta yüzyıllardan beri işletmekte olduğumuz taş kömürü madenlerinin hali pür melali budur işte.
Bu kurum devletin sırtındaki en büyük kamburlardan biridir.
İşte bu tip yüzlerce kara delik yüzünden Türkiye'nin iki yakası bir araya gelemiyor.
200 milyar olan iç ve dış borcumuzu bu kara delikleri ortadan kaldıramadığımız için ödeyemiyoruz.
Tablo bu kadar netken biz hálá özelleştirelim mi, adam mı edelim tartışmaları ile zaman yitiriyoruz.
(16 yılda topu topu 160 kuruluşu özelleştirip 6.9 milyar dolar gelir elde etmişiz.)
Bu nedenle üç-beş kuruş için IMF'nin, Dünya Bankası'nın ağzının kokusunu çekiyoruz.
NOT YORUM
Türkiye büyük bir iş yaptı. 11 Eylül'den sonra her taraftan uygarlıklar çatışması avazları yükselirken Avrupa Birliği ülkelerinin politikacılarını, Batılı bilim adamlarını, İslam Konferansı Örgütü'ne üye ülkelerin politikacıları ve İslam dünyasının bilim adamlarını İstanbul'da ortak bir forumda bir araya getirdi.
Bu tarihi toplantı yarın başlıyor. Ancak çağrılı olanların dışında bundan bırakın dünyayı, Türk kamuoyunun bile haberi olmadı.
Dışişleri Bakanlığı'nı bu tarihi toplantıyı düşündüğü ve düzenlediği için yürekten kutluyorum.
Ama bir de Türk ve dünya kamuoyundan büyük bir ustalıkla gizlemeyi becerdikleri için kutluyorum.