Paylaş
Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten hemen bütün hükümetler siyasi cinayetlerin aydınlatılması, tetikçilerin ve arkalarındaki güçlerin ortaya çıkarılması konusunda büyük duyarsızlık sergiledi.
Bu bizler için daha büyük bir utançtır.
Abdi İpekçi’nin, Uğur Mumcu’nun, Muammer Aksoy’un, Ahmet Taner Kışlalı’nın, Çetin Emeç’in, Ümit Kaftancıoğlu’nun ve daha birçok saygın gazeteci-yazar, düşün ve bilim adamının kanı yerde bırakıldı.
Çok iyi biliyorum ki Hrant Dink’in de kanı yerde kalacaktır.
Bu kahpece işlenmiş cinayetleri kimlerin tezgâhladığının ortaya çıkarılmayacağına eminim.
Bu hepimiz için daha büyük bir utanç olacaktır.
Tetikçisi yakalandı, onu yönlendirenlerin bir kısmı yakalandı ama olayı planlayanlar ve vur emrini verenlere dokunulmadı.
Üç yıldır süren yargılamada sürekli patinaj yapıldı ve bir arpa boyu yol alınamadı.
Bu gidişle alınacağı da yok.
Çünkü Hrant Dink’in katline karar verenler ve bunu planlayanlar yargının işlemesini de engelliyorlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni mahkûm etme kararı bu utancımızı daha da arttırdı.
Kararının gerekçeleri ne kadar acı:
Hrant Dink ’in yaşam hakkının ihlali...
İfade özgürlünün ihlali...
Etkin soruşturma hakkının ihlali...
Bu kadar ihlalin olduğu bir ülkeye “Hukuk Devleti” denilebilir mi?
Sabah Gazetesi’nin AİHM kararıyla ilgili başlığı ise tam bir kara mizahtı:
“AİHM’den tokat gibi karar”
Bu tokat kime?
Bu ihlallerin yaşanmasından AKP hükümeti sorumlu değil mi?
Hükümet bu ihlallere neden engel olmadı?
Sorumlular için ne gibi işlemler yapıldı?
Hrant Dink’in katledilişinin sorumluluğunu nedense hükümet hiç üzerine almıyor. Bu duyarsızlıkla Türkiye’nin suratına AİHM’den daha çok tokat iner.
Fransız meslektaşların öfkesi
FRANSIZ meslektaşların Cumhurbaşkanları Sarkozy’ye karşı duydukları öfkeyi anlayamadım doğrusu.
Sarkozy, seçim kampanyasında yasadışı yollardan para aldığına dair iddiaların gazeteye nasıl sızdığının belirlenmesi için polise ve istihbarat servisine dinleme emri vermiş.
İşte bunun için Le Monde Sarkozy’den şikâyetçi olmuş.
Ne var bunda bu kadar kızacak?
Fransız meslektaşlar gelip görsünler bu işlerin Türkiye’de ne hale geldiğini.
Bizim işyerlerimiz, cep telefonlarımız, ev telefonlarımız aralıksız dinleniyor.
Bu dinlemeler yüzünden çok sayıda insan cezaevlerinde yatıyor.
Ama biz hükümetimize karşı hiç öfkelenmeden uslu uslu otururuz.
Bizde öyle öfkeler, şikâyetler olmaz.
Bizler büyüklerimize karşı daima saygılıyızdır.
Paylaş