SİZİN için dış güçler karar veriyor, geleceğiniz için planlar yapıyorsa ülkeniz bir çaresizlik içinde demektir.
Ülkeniz iyi yönetilmiyor demektir.
Bugünkü durum budur. AKP iktidarı bunu değiştirecek güce sahip değil.
Kafkaslar’da işler karıştı. Rusya Gürcistan’ı üçe böldü. Tayyip Bey’in "istikrar paktı" önerisi fiyaskoyla sonuçlandı.
Olay, bir dünya sorunu haline geldi. Nasıl çözüleceği de belli değil.
İçeride de aynı durum söz konusu.
Toplum ikiye ayrıştı.
İktidar bunu önleyeceğine daha da körüklüyor.
Bu durum Türkiye üzerinde oyunlar oynamak isteyen iç ve dış güçlerin stratejilerini pervasızca yürütmelerini kolaylaştırıyor.
Türkiye’de iç ve dış gelişmeleri dikkatle izleyen insanlar, olağanüstü bir tedirginlik yaşıyor.
Türkiye hem siyasi, hem de ekonomik yönden zor günlere doğru sürükleniyor.
Başbakan Erdoğan bütün bu tatsız gelişmelerden habersiz gibi davranıyor.
* * *
Kimseyle uzlaşmak gereğini duymadığını ilan ediyor, "Biz milletle uzlaştık.Bu bize yeter" diyor.
Belli ki Anayasa Mahkemesi’nin kararını iyi okuyamamış.
Geçenlerde bir üniversiteli gençle yaptığımız söyleşiyi çok önemsediğim için yazmak istiyorum.
Karşımdaki cin gibi, bilgili, donanımlı, iç ve dış gelişmeleri dikkatle izlediği anlaşılan bir genç.
Üniversiteyi yeni bitirmiş, askere gitmeye hazırlanıyor. Bir yandan da kendisine bir gelecek çizmek için zemin yokluyor.
Genç, mezun olduğu üniversitedeki gariplikleri anlatıyor.
Bazı öğretim görevlilerinin derslerde kendilerini belli konularda şartlandırmak istediklerinden şikáyet ediyor.
Örneğin, bazı öğretim görevlileri şunları söylüyorlarmış:
"Bizim toplum olarak kendimizi sorgulamamız lazım.Kürtlere ve Ermenilere karşı yaptığımız tarihsel haksızlıkları kabul etmeliyiz."
Genç anlatıyor:
"Bu konularda araştırma yapmamız için görev veriyorlar.Ama bu araştırmada Türklerin yaptığı haksızlıkları irdelememizi, suçlu olduğumuzu vurgulamamızı istiyorlar."
Öğrenciler zor durumda kalmışlar. Hocalarına bu araştırmaları yapmak istemediklerini nasıl söyleyecekler?
Sınavda bir sorun yaşarlarsa ne olacak?
Sonunda öğrenciler, "Bu araştırmaları yapmak istemiyoruz.Bize yeni bir konu verin" diyorlar.
* * *
Bir gün de okulda bir olay oluyor. Bir grup öğrenci, toplantı salonundaki Türk bayrağını indiriyor.
Okulda bir hareketlenme oluyor. Doğal olarak öğrenciler tepki gösteriyorlar.
Aynı öğretim görevlileri onlara şöyle diyor:
"Yahu çocuklar, ne var bunda, alt tarafı küçük bir bez parçası.Bırakın, bunlarla uğraşmayın.Artık bunları aşın."
Bir profesör de derste sık sık, "Türk toplumu bu çağda hálá Atatürk’ün peşinden gidiyor.Bunlardan vazgeçmek gerekir" diyor.
Toplumsal değerlerin küçük görülmesinin ve önemsenmeme telkinlerinin kendilerini çok rahatsız ettiğini söylüyor genç ama yapabilecekleri bir şey olmadığını belirtiyor.
İşin en vahim yanı da Türkiye’ye dönük bu stratejinin ortakları...