LİSE yıllarımızda aynı sırayı paylaştığımız, kabına sığamayan, şalteri attığı zaman gözü dünyayı görmeyen, kimseye müdanası olmayan ama sapına kadar dürüst bir arkadaşım vardı.
Öyle bir yaşamı oldu ki üstüne roman değil, romanlar yazılır.
Yıllardır görmüyor, ondan haber alamıyordum. Geçenlerde bir mail atmış.
Bu ilginç adamın başına gelenleri hep birlikte okuyalım:
Tufan merhaba...
Epey maceralı geçen bir hayatın son demlerinde gelip ata-baba toprakları olan Rize Ardeşen’e yerleştim.
Yaklaşık 6 senedir rahmetli Aziz Nesin’e sıkı bir hikáye yazdıracak kıvamda bir ikametgáh çıkartma, daha doğrusu çıkartamama olayı yaşıyorum.
Aklıma sana yazmak geldi.
30 yıl orada-burada (İstanbul, Afrika, Avrupa, Patara, Fethiye, muhtelif şantiyeler; Samsun-İskenderun-Aliağa gibi) yaşadığım için adresim olmadı.
Devlet baba kızımı arayıp "Babanız ölü mü, sağ mı?" diye sormuş ve varlığımı kaydettirmekliğimi salık vermiş.
Boynumuz kıldan ince uyalım dedik.
* * *
Şimdi sıkı dur...
Kardeşim dikili ağacım yok, geldim rahmetli amcamın Rize-Ardeşen elmalık köyü Kalaycıoğlu mevkii (kendi arazimiz ama benim resmen payım yok, zira babam beni mirastan mahrum etmiş) denilen yerdeki metruk evinde yaşıyorum.
"İşte nüfus káğıdım, bu da taze alınmış sabıkam olmadığına ve aranmadığıma dair evrak, beni kaydet!"
"Olmaz, en son oturduğun yerden nakl-i hane getir."
Dünya masraf edip uçakla Trabzon-İzmir-Trabzon yaparak Aliağa’ya gidip aldım.
İlave olarak Aliağa Jandarma’ya uğrayıp gerek yok demelerine rağmen ilçemizden vukuatsız olarak ayrılmıştır belgesini de aldım.
Geldim Ardeşen nüfus idaresine...
"Neyin var?"
Devletin vatandaşa hitap şekli bu. Şimdi ben her ne kadar İstanbul’da doğup büyüyüp kolejde okuyup, Avrupa mavrupa gördüysem de DNA’mda koyu Laz’lık var.
Zaten hep yarı sıcak duran ana şalterde ısı artmaya başladı ama kendimi tutup "Devletin bilgisayarına geçir beni, işte belgeler" dedim.
El cevap: "Olmaz, yeni kanuna göre elektrik, su, telefon veya kira kontratı getireceksin."
Amcam ölü, her biri bir yerde 8 çocuğu var, onlar kontrata imza atacaklarmış.
"Yahu kardeşim ben kimliğimle sabıkasızlığımla ve canlı olarak karşındayım, kaydet. Ben değil devlet soruyor ölü mü diye, kaydet devlete!"
"Olmaz..."
Sonunda şalter attı bende: Ne devleti, ne o kanunu yazanı bıraktım...
Neredeyse tevkif olacaktım.
Memur, karşısındakinin işini yokuşa sürmekten mutlu.
* * *
O hızla adliyeye gittim.
"Nedir kardeşim?Kimliği belirtilen şahıs bimekán’dır, adresi madresi yoktur, nerede isterse orada yaşar, diye yazın, imzalayın mühürleyin verin."
Neyse, akrabadan haber alan olmuş, geldiler aldılar beni.
Bu arada banka da 1 Haziran’a kadar ikametgáh getirmezsen bankada hiçbir işlem yapamazsın diyor...
Bu kanunu yazanı da küfür listesine koymak lazım, neymiş vergi kaçıranı yakalayacakmış.
Koy bir limit, bunun üstünde geliri varsa istersin ne isteyeceksen. Ayda hesabına 750 lira gelen adamdan sana ne?
Hikáye belki gazeteciliğe yeni adım atmış bir genci ilgilendirir, verirsin, isterse yazar.