Bir gün Başbakan’ın da vicdanı sızlayacak

Sonra "Merak etmeyin bizi teğet geçer" dedi.

Ülkenin her tarafından yükselen feryatlar artık kulakları patlatacak boyuta ulaşınca da çaresizlik içinde kaldı.

Bu kez "Ne yapayım ölüm döşeğindeki hastaya durumun kötü diyemezdim" dedi.

Şimdi de dağıttığı kalitesiz kömürler sayesinde hemen hemen bütün kentleri saran zehirli dumanı inkár ediyor.

Milyonlarca insanın zehir soluduğunu yazanlara kızıyor.

"Yok böyle bir şey, kömür dağıtmaya devam edeceğiz" diyor.

Ama Çevre Bakanlığı şu açıklamayı yapıyor:

"Ankara Sıhhiye’de duman kirliliği nedeniyle oluşan ölüm sınırı oranı 31 kat aşıldı."

Aynı bakanlığın verilerine göre ise durum şu:

İstanbul, Sivas, Erzurum, Bursa, Diyarbakır başta olmak üzere hemen hemen bütün il merkezlerinde milyonlarca insanımız çocuk çoluk zehirleniyor.

Halkımız 20 yıl önce yaşadığımız faciayı Başbakan Erdoğan’ın sayesinde yeniden yaşıyor.

Ne uğruna?

Bedava kömür dağıtarak üç beş oy almak...

Başbakan yarattığı bu kara tabloyu eğer zamanı varsa oturup vicdanında bir tartsın.

* * *

"Ne yapalım yani fakiri fukarayı kış kıyamette soğukta mı bırakalım?" diye ucuz demagoji yapmasın.

Bunun binbir çaresi var.

Satışı yasak olan kömürleri oy almak için dağıtmak, bu sayede kirli iktidar sahibi olmak çare olmamalı.

Başbakan’a ve bakanlarına açık bir öneri yapıyorum: Atlasınlar zırhlı lüks Mercedes’lerine.

Ankara’nın ve öteki kentlerin oy depoları olarak gördükleri yoksul semtlerini dolaşsınlar.

Yalnız kendilerine tavsiyem yanlarına maske almayı unutmasınlar.

Yoksa nazik ciğerleri zarar görebilir.

Ondan sonra çıksınlar, eğer solukları yeterse gördüklerini kürsülerde savunsunlar!

Bir öneri yapayım kendilerine.

Amaçları oy toplamak ise yoksul insanların doğalgaz faturalarında indirim yapsınlar.

Doğalgaz olmayan bölgelere kaliteli kömür dağıtsınlar.

Hiç değilse bu insanları zehirlemeden oylarını alırlar.

Vicdanları da dağıttıkları kalitesiz kömür gibi kirlenmemiş olur.

Kampanya işi yanlış oldu

EĞER bir insanın vicdanı sızlıyorsa, sabahları aynaya bakınca kendinden utanıyorsa, vicdanını sızlatan, kendisini utandıran sorunların mağdurlarından özür dileyebilir.

Bu kimseyi ilgilendirmez.

Böyle bir insani sorumluluk duygusunu herkes anlayışla karşılamak zorundadır.

Ama bu olayı bir kampanyaya dönüştürmek, bunu bir milletin kitlesel özür dileme havasına sokmak yanlıştır.

Hele bu kampanyaya bir millet hareketi kılıfı geçirme gayreti iyi niyetle ve dürüstlükle bağdaşmaz.

Böyle bir tezgáhı millet adına yapmaya kalkışmak ise kimsenin hakkı olamaz.

Bu ülkede yaşayan her insanın, kabul etsin veya etmesin bu ülkeye karşı yükümlülükleri vardır.