KOCAELİ Üniversitesi’nin görkemli yerleşkesine girdiğimde yüreğimi hem büyük bir mutluluk, hem de derin bir hüzün kapladı.
Yerleşkenin her tarafı Türkiye’nin geleceği olan gençlerle cıvıl cıvıldı.
Öğle saatiydi. Kafeler tıklım tıklımdı.
Kendi kendime "Keşke Baki Hoca da aramızda olsaydı" dedim.
Baki Komsuoğlu... Kocaeli Üniversitesi’ni yeniden yaratan efsane rektör.
Depremden sonra yerle bir olan, YÖK’ün "Öğretime ara verelim" önerisini geri çeviren ve kurduğu barakalarda binbir zorlukla öğretimi sürdüren ve üniversiteyi ayakta tutan hoca, bir yandan da yeni yerleşke için yer arıyordu.
2000 yılında şimdiki yerleşkenin yerini belirlemişti. Ama arsa spekülatörlerden korumak için gizli tutuyordu.
Rahmetli, büyük bir heyecanla "Gel seni götüreyim.Bir gör. Harika bir yerleşke kuracağız" dedi.
Gittik. İzmit’te ve körfeze kuşbakışı bakan kocaman, yemyeşil bir tepeydi.
O gün bana, hayalindeki yerleşkeyi en ufak ayrıntısına kadar anlattı, "Şuraya şu yapılacak, buraya bu yapılacak" dedi.
Doğrusu ben o gün, bugünkü güzelliği hayal edemedim.
* * *
Önceki gün 56 bin öğrencinin eğitim gördüğü üniversitenin 2008-2009 akademik yılı açılış töreni vardı.
Baki Komsuoğlu’ndan bayrağı devralan Prof. Sezer Şener Komsuoğlu açılış konuşmasını yaparken heyecanını gizleyemiyordu.
Üniversiteyi küllerinden yaratan unutulmaz rektör Baki Hoca’sız ilk açılıştı bu.
Herkes bunun hüznünü yaşıyordu.
Rektör Komsuoğlu, üniversitenin gurur duyulacak bir konuma ulaştığını vurguladı, önümüzdeki 5 yılda koydukları hedefleri açıkladı ve sözlerini şöyle bitirdi:
"Üniversitemiz bir aydınlanma, özgürlük ve öğrenmenin yeridir.Bilgiyi elde edebilecek altyapıya sahibiz.Bu altyapıyı kullanacak yaratıcı genç nesiller yetiştirmeyi hedefliyoruz.Kocaeli Üniversitesi Cumhuriyet ilkelerine taviz vermeden bağlıdır. Atatürk’ün ideallerini yüceltmeye ve Türkiye’nin geleceğini bilimsel düşünce, laik kamu düzeni ve çoğulcu demokraside gören bir kurum olarak yolunda ilerleyecektir."
* * *
Rektör Komsuoğlu’nun konuşmasından önce bir kutlama telgrafı okundu. İlginçti:
"Kocaeli Üniversitesi’nin 2008-2009 eğitim-öğretim yılında da laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine içtenlikle bağlı, dünyanın her geçen gün daha da zorlaşan rekabet şartlarına uyum sağlayabilen, çağdaş ve aydın gençler yetiştireceğine inanıyorum.
Üniversitenizin yetiştireceği bu öğrenciler; en aykırı fikirleri bile dile getirebilen, eleştiriye açık, tartışmaktan ve uzlaşmaktan çekinmeyen; dil, din, cinsiyet ve etnik köken ayrımı yapmayan, düşünce ve ifade özgürlüğünü her şart altında savunan gençler olacaklardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, bu gençlerin çabaları ve özgür düşünceleriyle daha da ileriye gidecektir."
Hepimizin altına gönül rahatlığıyla imza atacağı, ne güzel sözler değil mi? Kime ait dersiniz?
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’a desem şaka ediyorum sanırsınız.
Şaka etmiyorum. Bu güzel sözler gerçekten Yusuf Ziya Özcan’a aittir.
Demek ki, YÖK Başkanı da kendisini atayanlar gibi takiyeyi iyi öğrenmiş.