KARADENİZ Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi 2-3 Haziran tarihlerinde Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da toplandı.
Toplantıda söz alan Türk heyeti başkanı milletvekili ve TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil İsrail’in Doğu Akdeniz’de sivil gemilere karşı gerçekleştirdiği insanlığa aykırı, hukuk dışı baskını anlattı, ağır eleştirilerde bulundu. Daha sonra da Marmara Grubu Başkanı Akkan Suver konuştu ve şöyle dedi: “Marmara Grubu Vakfı olarak sivil toplum kimliğimizle işbirliğini amaçlayan bütün uluslararası örgütlere, ülkelerini burada temsil eden değerli milletvekillerine Doğu Akdeniz’de yaşanan hukuk dışı olayı kınadığımı belirtmek istiyorum. Yüksek heyetinizden bu insanlık dışı olayı kınama kararı almanızı, vicdanınıza ve hoşgörünüze sığınarak takdirlerinize arz ediyorum.” Akkan Suver’in bu önerisi oylandı. Türkiye, Azerbaycan, Yunanistan ve Rusya milletvekileri İsrail’in kınanması doğrultusunda oy kullandı. Arnavutluk, Gürcistan, Romanya, Moldova, Bulgaristan, Ukrayna, Sırbistan ve Ermenistan ise kınama kararına karşı çıktı. Sonuç: Suver’in kınama önerisi reddedildi. * * * Bir ilginç açıklama da Türkiye Kızılay Derneği Başkanı Tekin Küçükali’den. Küçükali Türk Kızılayı’nın Kudüs, Gazze ve Ramallah’da büroları bulunduğunu, götürdükleri yardım malzemelerini burada toplayıp dağıttıklarını söyledi. Küçükali “Kızılay olarak biz Filistin’den hiç çıkmadık. Devamlı oradayız. Filistin Devlet Başkanlığı da tapusu Kızılay’da olmak üzere bize 1100 metrekarelik bir yer tahsis etti. İsrail ve Filistin’deki yardım kuruluşlarıyla koordineli olarak çalışıyoruz” dedi. Küçükali’nin verdiği bilgiye göre, Kızılay Gazze’nin bombalanması sırasında tahrip olan su şebekesini yeniden kurdu. Bunun için 300 bin dolar harcandı. Saldırılar sırasında yanan zeytinliklerin yerine 6 bin zeytin fidanı dikildi. Toprak Mahsulleri Ofisi’nden tahsis edilen unu, Filistin’e TIR’lar ve gemilerle götürdüklerini söyleyen Küçükali, bu hizmetlerin yerine getirilmesinde herhangi bir aksama yaşanmadığını söyledi. Türk Kızılayı Filistin’e düzenli olarak ve bir sorun yaşanmadan yardım götürdüğüne göre İHH’nin (İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı) devreye girmesine neden gerek görüldü. İsrail’in defalarca tanık olduğumuz hukuk tanımazlığını bir kez daha kanıtlamak için bu kadar ölü, bu kadar yaralı vermenin mantığı neydi? AKP hükümetinin bunu açıklaması gerekir. * * * İHH’nin geçmişteki siciline bakıldığı zaman pek de iç açıcı bir görüntüyle karşılaşılmıyor. Dünya ve Türkiye bu örgütün adını ilk kez Bosna savaşları sırasında duydu. Örgütün Bosna’da katliama uğrayan insanlara yardım götürmek için topladığı paraların önemli bir bölümünün yerine ulaşmadığı yolunda yoğun kuşkular doğdu. Soruşturmalardan sonra açılan dolandırıcılık davası ise zamanaşımına uğradı. İHH’nin Almanya’da görülen Deniz Feneri Derneği iddianamesinde de adı geçti ancak örgüt hakkında herhangi bir suçlamaya yer verilmedi. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley İHH’nin terör örgütlerine destek verdiği iddiasında bulundu. 20 yıl kadar antiterör birimini yöneten Fransız savcı Jean-Louis Bruguiere de İHH’nin, 1999 yılında Los Angeles Havalimanı’na yönelik El Kaide saldırı planıyla bağlantısı olduğunu iddia etti. AKP hükümeti acaba bu iddialardan haberdar mıydı?