PAZARTESİ günü Harbiye’deki Askeri Müze’nin İnönü Salonu’ndayız.
Kürsüde ünlü gazeteci Bedii Faik...
Bedii Bey Atatürk’ü anlatıyor.
Sözcükleri kuyumcu ustalığıyla inci gibi dizerek hiç görmediğimiz bir Atatürk resmi çiziyor.
Bedii Faik çok usta bir köşe yazarıydı.
Özellikle onun kısa fıkraları hayranlık uyandıracak kadar keskin bir zeká ürünüydü.
Bedii Bey mesleğinde çok büyük bir isim olduğu için Atatürk’ün çok yakınında olan politikacılar, düşünce adamları, yaşamının son dakikasına kadar onun yanında olan vefalı dostlarıyla birlikte olmuştu.
Onlardan dinlediği Atatürk’le ilgili hiç duymadığımız anıları anlattı.
Konuşması boyunca Atatürk’e dış kaynaklı yönlendirmelerle başlatılan saldırılara hem şaşıyor, hem büyük öfke duyuyordu.
Bu saldırılar için kullanılan yazar çizer, akademisyen ve tarihçilere nezaket sınırını aşmadan çok ağır eleştirilerde bulundu.
Bu kalem ve söz ustasının yaklaşık iki saat süren konuşması keşke bu salonla sınırlı kalmasaydı.
Örneğin Falih Rıfkı Atay’dan dinlediği Atatürk sofrasını, sadece içki içilen, keyif yapılan yer değil, bir akademik masa olarak tanımladı.
O masada Atatürk’ün nasıl sabırlı bir dinleyici olduğunu, çok önemli sorunların çözümünün o masada ortaya çıktığını ve ertesi gün hemen uygulamaya koyulduğunu örneklerle anlattı.
* * *
Bedii Faik, "Atatürk’e neden büyük diyorsunuz?Onu neden olağanüstü başarılı gösteriyorsunuz?Neden her yaptığını göklere çıkarıyorsunuz?" diye soranlara şu yanıtı verdi:
"Büyük de ondan... Başarılıydı da ondan... Güzeldi, yakışıklıydı da ondan... Atatürk bir dehaydı da ondan..."
Atatürk’ün çocukluğuyla ilgili elde fazla bir bilgi ve belge olmadığını, o nedenle onun o dönemi ile yazılan ve anlatılanların kesinlikle uydurma olduğunu söyledi.
"Atatürk sıradan orta halli bir Osmanlı ailesinin çocuğuydu.Çocukluğunda hiçbir fevkaladelik yaşanmadığı için her çocuk gibi o dönemi ile ilgili bilgi ve belge toplanmamıştır.Daha sonra yapılan araştırmalarda da bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır."
Atatürk’ü karalamak, onu özellikle gençlerin ve çocukların gözünden düşürmek için büyük bir gayret sarf edildiğini vurgulayan Bedii Faik şöyle dedi:
"Bu büyük adamı sürekli içki ve sigara içen, despot ve korkak biri olarak tanıtıyorlar.Ama bütün bunlar Atatürk’ün büyüklüğünden hiçbir şey alıp götürmüyor.O daha da büyüyor."
Başbakan’la yemek
MEĞER Başbakan Erdoğan ve eşi hanımefendi ile yemek yemek ne büyük bahtiyarlıkmış.
Meğer yemek sahibi meslektaşımız ve AKP’li milletvekili eşi ne müthiş bir iş yapmışlar.
Yemeğe davet edilen meslektaşlarımızın duydukları abartılı gururun nedenini ise anlayamadım.
Acaba Başbakan ve eşi hanımefendi de meslektaşlarımızla birlikte oldukları için aynı gururu duydular mı?
Aslında biz gazeteciler için en büyük gurur, devlet büyükleriyle yediğimiz yemekler değil, okurlarımızın gösterdiği sevgi olmalıdır.