HÜKÜMET, öğrencilerin sürüklendiği çıkmazın yarattığı psikolojiye doğru bir tanı koyamadı.
Hâlâ anlayamadılar kendi dünya görüşünde olan rektörleri atayarak üniversiteleri hizaya getiremeyeceklerini... Üniversite öğrencilerini biat kültürüyle yetiştirilen imam hatip öğrencilerine döndüremeyeceklerini... Üniversitelerin özgür düşünce ve özgür konuşma ve bilim yuvaları olduğunu anlayamadılar. Anlayacakları da yok. Başbakan ve bakanları hâlâ yangına körükle gidiyorlar. Öğrenciler protestolarını sürdürürse polisin de onları coplayacağını, biber gazı ile püskürteceğini, yere düşenleri tekmeleyeceğini söylüyorlar. Başbakan açık açık meydan okuyor, “Gösteri yaparsanız, polis gereğini yapacak” diyor. Yani sesini çıkaran öğrenci polis dayağını, biber gazını yemeğe katlanacak. Yanlış ve dönüşü olmayan bir yol. Ben gazeteci olarak 1969 ve 1979 üniversite olaylarını izleyip bire bir yaşadım. Her iki dönemde de polis sertleştikçe olaylar tırmandı. Sonunda iktidarlar üniversitelerdeki olayları denetleyemez duruma düştüler. Öğrencilerin kamplara bölünüp birbirlerini kurşunlamasına kadar gitti iş. Eğer AKP iktidarı bu anlaşılmaz tutumunu sürdürürse olaylar tırmanır ve kontrolden çıkar. Toplum olarak çok ağır faturalar öderiz, acılar çekeriz. * * * Olaylarda gördük ki polis tam bir ideolojik robot haline getirilmiş. Öğrencileri bir düşman gibi görüyor ve vahşice saldırıyor. Belli ki, başlarındaki müdürler de aynı psikoloji içindeler. Poliste mesleğin gereği olan hoşgörü ve sabırdan zerre yok. Gençlerin psikolojisini anlamıyorlar. Su fışkırtır gibi gözlerine yakıcı biber gazı sıkıyorlar. Tekmeliyorlar, copluyorlar, yere düşenleri saçlarından tutup sürüklüyorlar. Polisin böyle bir hakkı yok. Yaptığı hem demokrasiye hem de insan haklarına aykırı. Ama iktidar ve yandaşları hâlâ bu gerçekleri görmüyorlar. Anayasa Profesörü olan Burhan Kuzu bu psikolojiden ne kadar habersiz. Böyle bir gergin ortamda öğrencilerin karşısına çıkarsanız onların size tepki göstermemesi olanaksız. Demek ki bunu ölçemeyecek kadar bir panik içinde iktidar. Hükümetin alacağı en akıllı karar öğrencilere düşmanca saldırılarda bulunan polisleri ve müdürlerini görevden almak. * * * Çok daha önemli ve vahim bir gelişme de bazı yandaş sözde gazetecilerin olaylara yaklaşımları. Nasıl sığ, nasıl vicdandan yoksun... Oysa tetikçiliğin de bir sınırı, bir ölçüsü vardır. Polis saldırısı sırasında yediği darbelerden hamile bir üniversitelinin çocuğunu düşürmesi için yaptıkları yorumlar tam anlamıyla insanlık dışı bir anlayışı sergiliyor. Hamile kadından öğrenci mi olurmuş? Madem hamileymiş gösteride ne işi varmış? İnsan kapkara yüzlü olabilir ama tetikçilik uğruna vicdan nasıl bu kadar kararabilir? İnsan ruhu bu kadar kolay satılabilir mi? Ne yazık ki, satılabildiği bir dönemden geçiyoruz.