AKP’nin, Avrupa Birliği üyeliğini artık fazla önemsemediğinin bir kanıtı daha ortaya çıktı.
Türkiye’nin yazgısını önemli şekilde değiştirecek olan Avrupa Birliği müzakere sürecini yürütecek başmüzakereciliğe sürpriz bir isim, Egemen Bağış atandı.
Gerçi başmüzakereciliğe yeni bir atama bekleniyordu.
Çünkü işler yürümüyordu.
Ali Babacan hem Dışişleri Bakanlığı görevi, hem de kişisel yetenekleri bakımından gerekli performansı gösteremiyordu.
Müzakere süreci zor yürüyordu. Batılı ülkelerin engellemeleri, rezervleri vardı.
Buna, hükümetin Avrupa Birliği heyecanını kaybederek yapılması gereken reformları yaşama geçirmemesi de eklenince ilişkiler durma noktasına geldi.
Bu durum bazı Avrupa Birliği yöneticilerini bile rahatsız ediyor, bu nedenle sık sık Türkiye’yi reformları yapmamakla suçluyorlardı.
Ankara ise yapılan uyarıları önemsemiyordu. İşte Egemen Bağış böyle bir ortamda başmüzakereci olarak atandı.
Bağış ne donanımı, ne bilgisi, ne eğitimi, ne yeteneği bakımından bu görev için yeterli bir isim değildi.
Babasının görevi nedeniyle Amerika’ya 1 yaşında gittiği, eğitimini bu ülkede tamamladığı için İngilizcesi mükemmeldi.
2002’de AKP’de siyasete atılmadan önce New York’ta tercümanlık yaparak geçimini sağlıyordu.
Türkiye’den Amerika’ya giden heyetlere, görevlilere çevirmenlik yapıyordu.
Tayyip Bey’i de belediye başkanıyken Amerika’ya yaptığı seyahatler sırasında tanıdı ve samimi oldu.
* * *
AKP kurulurken dil bilmeyen Tayyip Bey’in güvenilir bir çevirmene gereksinimi vardı.
Amerika’ya gittiğinde kendisine çevirmenlik yapan ve güvenini kazanan Egemen Bağış, bunun için biçilmiş kaftandı.
Amerika’dan getirilip milletvekili yapıldı ve dil bilmeyen Tayyip Bey’in en mahrem konuşmalarında onun dili oldu.
Şimdi de Avrupa Birliği ile yürütülen müzakereler ona emanet edildi.
İyi İngilizce bilmesine rağmen diplomatik dili ve bilgisi olmayan, ekonomik konulara uzak, hayatında uluslararası müzakerelere katılmamış, yöntemini bilmeyen bir insanın başmüzakereciliğe atanması, AKP hükümetinin AB ile ilişkilere verdiği önemi gösteriyor.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
Bu hükümetin Avrupa Birliği gibi bir derdi yok.
Artık Avrupa Birliği mücahidi rolünü oynamasına da zaten gerek kalmadı.
Nasıl olsa Avrupa Birliği desteği olmadan da içeride istediği gibi at oynatabiliyor.
Mantık dışı gelişmeler
İBRAHİM Şahin, polislik mesleğinin bir erbabı olarak feleğin çemberinden binlerce kez geçmiş bir adam.
En gizli, en karmaşık işleri bitirmiş. Çok önemli birimlerin müdürlüklerini yapmış.
Böyle bir adam, darbe yapmak veya eylemlerde kullanmak için toprağa gömdüğü silahların, patlayıcıların yerlerinin krokisini evinde saklar mı?
Bu adam bunu yapacak kadar saf olabilir mi?
Türkiye’de mantıkları zorlayan garip işler oluyor. Birileri birtakım oyunlar içinde.
Hükümet de bu oynanan oyunları sessiz sedasız, ellerini ovuşturarak izliyor.