Paylaş
Erdoğan, oradaki saygın zevatın ve televizyonlarda canlı yayını izleyen milyonlarca insanın gözlerinin içine baka baka şöyle dedi:
“Benim basın kuruluşları üzerinde siyasi ya da ekonomik baskı kurma hakkım ve yetkim yok.”
Kendileri Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıdır. Öyle diyorsa öyledir.
Devam ediyor:
“Basın gayet özgür bir şekilde beni eleştirdi, eleştiriyor. Biz eleştiriye değil, hakarete, iftiraya karşıyız...”
Başbakan kendisini izleyen herkesi “geri zekâlı” olarak kabul ediyor olmalı.
Çünkü sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Türkiye bir hukuk devleti. 7 yıl öncesiyle kıyaslanmayacak kadar özgür, demokratik bir ülkedir...”
İnsaf! Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz.
Başbakan’ın söyledikleriyle, yaşadıklarımız arasında taban tabana bir zıtlık var.
Kendilerinin eleştiriye ne kadar tahammüllü olduğunu gazeteciler için açtığı dava sayısı gösteriyor!
* * *
Zıtlıkları sıralamayı sürdürelim.
Dünyanın hangi hukuk devletinde kuruluşlara cirolarından daha yüksek vergiler salınıyor?
Hangi demokraside insanlar birbirleriyle telefonla konuşmaya korkuyor?
Ergenekon adlı operasyonlardaki ev baskınları, soruşturma yöntemleri, sanıktan delile giderek insanları cezaevlerine tıkmalar hangi hukuk normlarına uygun?
İşadamının, sendikacıların, bilim adamlarının, esnafın, memurun, sivil toplum önderlerinin, dernek yöneticilerinin konuşmaya korktuğu Türkiye mi 7 yıl öncesiyle kıyaslanmayacak kadar özgür ve demokratik bir ülke?
Başbakan kordiplomasiye verdiği iftarda bu soruların yanıtları konusunda bir vicdan muhasebesi yaptı da mı konuştu?
Onun için diyorum ki: “Başbakan’ı dinlerken rahmetli Aziz Nesin’i andım.”
Gökçek’in sırtında yumurta küfesi yok ki
MELİH Bey’e geri adım attıranın kamuoyunun tepkisi olduğunu sanmıyorum.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı öyle kamuoyu filan takmaz.
Benim bildiğim bu referandum olayına Başbakan Erdoğan pek sempatik bakmadı.
Bu da Melih Bey’e lisanı münasiple duyuruldu.
Birileri kulağına “Başbakan bu referandum işini uygun bulmadı. Aman sen yol yakınken çark ediver” diye fısıldayıverdi.
Melih Bey bu konularda ustadır. Tereyağından kıl çeker gibi işin içinden sıyrılıverir.
Nitekim de öyle yaptı. Ankara belediyesinden yapılan iki satırlık bir açıklama ile içki referandumundan vazgeçiverdi.
Neyse o nedenle veya bu nedenle, isteyerek veya zorunlu olarak Melih Bey bu işten geri dönmek zorunda kaldı.
Benim bildiğim bu geri dönüşü Melih Bey içine sindiremez.
Hiç kuşku duymayın, yakın zaman içinde bambaşka gariplikle yeniden sahne alır.
Ankaralılar beklesin.
Paylaş