Babıáli’nin şövalyesi

BİZİM meslekte, çizgisini kırmadan, onun bunun sırtına binmeden, büyüklerin kanatlarının altına girmeden, kalemini efendice kullanarak emeğiyle, onuruyla 60 yıl yaşamak her babayiğidin harcı değildir.

Dile kolay... Babıáli denen, her türlü Bizans oyununun sahnelendiği bu dünyada 60 yıl kalemiyle ekmek yemek...

Hem de hep en tepede kalarak...

Herkesin sevgi ve saygı duyduğu bir şövalye olarak...

Bütün bu övgülerin Turhan Selçuk'u anlatmaya yetmeyeceğini biliyorum.

Çünkü o övgülerin çok üzerindedir.

Turhan Ağabey köşe yazarlarının yüzlerce sözcükle anlatmaya çalıştıklarını bir iki çizgi ile veren bir ustadır.

O, karikatürlerini sadece güldürmek için çizmez.

O düşündürür, o okurlarına her gün sonsuz ufuklar açar.

Düz ve yalındır çizgileri... Karikatürlerin altına bizim lejant dediğimiz açıklayıcı tümceler koymaz.

O çizgide en zor, en çetrefil yolu seçmiştir.

O karikatürün bilgesidir.

Yeteneği, ustalığı ve yumuşacık kişiliğiyle Babıáli'nin şövalyesidir.

* * *

Ben gazete okumaya başladığımdan beri tanırım Turhan Selçuk'u.

Onun kara mizah gücüne hep hayran olmuşumdur.

Mesleğe atıldıktan sonra uzun yıllar Turhan Selçuk'la tanışmak kısmet olmadı.

Ta ki 1980 yılında Milliyet'e dönünceye kadar...

Abdi İpekçi'den sonra genel yönetmenliğe gelen rahmetli Turhan Aytul bir gün durup dururken gözleri fıldır fıldır heyecanla şöyle dedi:

‘‘Ben Turhan Selçuk'u Milliyet'e çağıracağım. Tekrar aramızda olmasını istiyorum.’’

Hepimiz heyecanlanmıştık. Çünkü Turhan Selçuk Milliyet'in efsanevi isimlerinden biriydi.

15-16 yıl çalışmış, sonra yollar ayrılmıştı. Onun yeniden Milliyet'e dönmesi olağanüstü bir olaydı.

Birkaç gün sonra Turhan Selçuk sıcacık geliverdi aramıza.

Alçakgönüllü, yumuşacık ve de gülerek...

Hemen anonslarını hazırladık ve sayfaya koyduk.

* * *

Bir ara Mete Akyol indi mürettiphaneye, birinci sayfada Turhan Selçuk'un anonsuna baktı ve bir şey demeden çıkıp gitti.

Biraz sonra Turhan Aytul hepimizi çağırdı odasına. Mete Akyol'la beraberdi.

‘‘Bakın Mete ne diyor?’’ dedi.

Mete verilen anonsu yeterince coşkulu ve içten bulmadığını söyledi.

Turhan Aytul, ‘‘Peki nasıl yapalım?’’ diye sordu.

Mete ‘‘Bilemiyorum ağabey, benim işim değil ama bu anons Turhan Ağabey'e yakışmamış. Bence ‘Yuvana hoş geldin Turhan Selçuk, hoşgeldin Abdülcanbaz' demek lazım.’’

Mete
bunları söyledi ve genel yönetmenle bizi baş başa bırakmak için odadan çıktı.

Hepimiz donup kalmıştık. Turhan Aytul yüzümüze baktı, yine gözleri fıldır fıldır, ‘‘Mete haklı. Onun dediği gibi yapın anonsu’’ dedi.

Anons Mete’nin dediği gibi hemen değiştirildi.

Bu olayı Turhan Selçuk'un gönderdiği ‘‘Önce çizgi vardı... Çizgide 60. Yıl’’ kitabını ellerim titreyerek karıştırırken anımsadım.

Dile kolay, çizgide 60 yıl... Bedel biçilemeyecek emek, onur dolu yıllar...

Turhan Ağabey'e, Babıáli'nin şövalyesine de bu yakışır zaten.
Yazarın Tüm Yazıları