MÜJDAT Gezen ülkesinin sorunlarına büyük bir duyarlılık içinde yaklaşan bir sanatçıdır.
Pek çok meslektaşı gibi "Gözlerimi kaparım, paramı kazanırım"cı değildir.
Kişisel çıkarını zerre kadar düşünmeden ülkesi için dik duran, cumhuriyetin kazanımlarına ve değerlerine, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkan, belkemiği olan sorumlu bir vatandaştır.
Müjdat Gezen’in Kadıköy 6 yolda iki tiyatrosu var.
Bir de yine Kadıköy’de bir tiyatro okulu...
Sanatçı, kişisel çabasıyla yarattığı bu sanat kurumlarını ayakta tutabilmek için insan üstü bir gayret harcamaktadır.
Devletten bir kuruş yardım almadan, iktidara şakşakçılık yapmadan onuruyla bu işi götürmektedir.
Pek çok insanın ağzını açmaya korktuğu bir dönemde iktidara karşı dimdik durarak iki tiyatro ile bir tiyatro okulunu yaşatmak ve gepegenç sanatçılar yetiştirmek kolay değildir.
* * *
Geçen cumartesi günü Müjdat Gezen Tiyatrosu’nda ilginç bir oyun izledim.
"Mustafam Kemalim" adlı oyun çarpıcı anekdotlardan oluşuyor.
Bu anekdotlar oyunu sahneye koyan Müjdat Gezen tarafından özenle seçilmiş.
Atatürk’ün dehası, yaptığı olağanüstü devrimler yorumsuz bir şekilde anekdotlarla canlandırılarak anlatılıyor.
Hepsi birbirinden ilginç bu anekdotların biri beni çok etkiledi.
Bunu sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, cumhuriyet kurulmuş, aydınlama devrimleri yapılmış, yoksul Türkiye Cumhuriyeti yoksulluğu yenme savaşı veriyor.
1930’ların başları.
Gazi Mustafa Kemal’e bir mektup gelir. Okuduktan sonra birden yüzü değişir.
Olay şudur. İsviçre’de bir park açılır. Parkın kapısına bir tabela konmuş ve üzerine şunlar yazılmıştır:
"Buraya sadece asiller girebilir."
Parka bir Türk genci girmek ister. Bekçiler içeriye sokmazlar.
Genç ısrar eder: "Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.Buraya girmek istiyorum.Bana engel olamazsınız" der.
Tartışma çıkar. Bekçiler Türk gencini hırpalayarak parktan uzaklaştırırlar.
* * *
Bu ağır hakaretleri hazmedemeyen genç, Mustafa Kemal’e mektup yazarak olayı baştan sona anlatır.
İşte Mustafa Kemal’in canını sıkan mektup budur.
Hemen emir verir ve olayın araştırılmasını ister.
Kısa sürede olayın doğru olduğu Mustafa Kemal’e bildirilir.
Bunun üzerine hemen Başbakan İsmet Paşa Çankaya’ya çağrılır.
Mustafa Kemal olayı anlatır ve İsviçre’ye derhal sert bir nota verilmesini emreder.
Sonra İsmet İnönü’ye şöyle der:
"Bununla da yetinmeyelim.Ben İsviçre cumhurbaşkanına bir mektup yazdım onu da gönderelim."
Mustafa Kemal mektubunda "Türkiye’den hemen özür dilenmez ve durum düzeltilmezse devletinizle bütün diplomatik ilişkiler kesilecektir" der.
Bir hafta sonra yanıt gelir.
İsviçre olay için Türkiye’den özür diler, ayrıca parkın kapısındaki tabelanın da şöyle değiştirildiği bildirilir: