BAY Roh Moo Hyun sabah eşine bir arkadaşıyla yürüyüşe çıkacağını söylemiş.
Bir süre sonra da evinin arkasındaki dağın tepesinden atlayarak yaşamına son vermiş.
Bay Roy omuzlarına yüklenen utançla daha fazla yaşamaya dayanamamış ve ölümü seçmiş.
O, Güney Kore’nin 2003-2008 arasındaki cumhurbaşkanıydı.
Zengin bir işadamından 6 milyon dolar rüşvet almakla suçlanıyordu.
Savcılar onu 10 saat sorguladılar.
Savcılara "Suçlamalar gerçek değil. Bu şekilde karşınıza çıkmak utanç verici. Kimseye bakacak yüzüm kalmadı" dedi.
Duyduğu büyük utancın altında eziliyor, evinden bile dışarı çıkamıyordu.
Sonunda içine sürüklendiği ruh hali bu yükü kaldıramadı...
Türkiye’de böyle bir olay yaşanmaz.
Zaten biz de kimsenin ölmesini istemeyiz.
Bizim rüşvetle suçlanan, hatta aldığı belirlenen politikacılarımız intihar etmesinler.
Ama istifa etsinler.
* * *
Bizde ahlak işleri böyle onurlu davranışları yerine getirmeyi gerektirmez.
Biz yapılan hırsızlıkları, alınan rüşvetleri kısa zamanda unutuveririz.
Zaten rüşvet alanlar da onun utancını duyacaklarına zeytinyağı gibi üste çıkmasını başarırlar.
Bununla da kalmaz, dürüstlük nutukları atarlar.
Bizde namuslular, namussuzlardan bir türlü hesap soramazlar.
Her zaman, çalanın çırpanın yaptıkları yanına kár kalır.
Hatta hırsız insanları zaman zaman över, göklere bile çıkarırız.
Örneğin devlete, vatandaşlara kazık atanlar akıllı insanlar olarak toplumda itibar görür.
Örnekler saymakla bitmez.
Hortumcular, ihale dağıtanlar, komisyon alanlar, devletin malını ona buna peşkeş çekenler, rüşvetle iş bitirenler, her türlü hırsızlık, uğursuzluk yapanlar...
* * *
Ahlaksızları, namussuzları başımızın üzerinde taşır, hatta iktidara getiririz.
Namuslu insanları ise karalamak için onlara her türlü iftirayı atarız.
Dünkü Milliyet’te Uğur Dündar’la ilgili haberi okuyunca bir kez daha bu ülkede inatla dürüst kalan insanlar adına üzüldüm.
Yasemin Dündar’a atılan iğrenç iftiranın aslında Uğur Dündar’ı hedef aldığını biliyorum.
Ülkesini seven pek çok namuslu insan gibi Uğur Dündar da bazı kesimleri rahatsız ediyordu.
Çünkü bir gazeteci, bir televizyoncu olarak namussuzlardan daha cesur davranıyordu.
Büyük bir yüreklilikle onların pisliklerini toplumun önüne seriyordu.
Milliyet’in haberi, Türkiye’nin AKP iktidarında nasıl bir polis devleti haline getirildiğini, laik demokratik cumhuriyeti savunan namuslu insanların nasıl gözaltında tutulduğunu ortaya çıkarıyor.
Polis işi gücü bırakmış, Uğur Dündar’ın, eşinin özgürlük alanlarını, özel yaşamlarını didik didik ediyor.
Sonra da akıl almaz iğrenç iftiralarla oluşturulan senaryo yandaş medyaya sızdırılıyor.
Tayyip Bey ise her gün kürsülerde demokrasi nutukları atıyor.