FAZLA ilgimi çekmemesine rağmen cumartesi gecesi Atina’daki Eurovision Şarkı Yarışması’na takıldım.
İyi ki de takılmışım. Beni mutlu eden ilginç iki sürprizle karşılaştım.
Önce Fransa’nın 12 puanı Türkiye’ye vermesi beni çok şaşırttı. Bu oyların kaynağı Fransa’da yaşayan Türkler diye düşünsek bile bu yine de çok önemli.
Çünkü Türkiye için bu kadar önyargılı bir ülkede verilen oylara dokunulmadan sonuçların Atina’ya ulaştırılması sevindirici.
Ertesi günkü haberlerden Fransız Kanal 3’te şarkı yarışmasını sunan Michel Drucker adlı spikerin Ermeni şarkıcının sahneye gelmesi sırasında söylediklerini öğrendikten sonra bu sonuca daha da sevindim.
Densiz sunucu yarışmayı izleyen milyonlarca Fransıza şöyle seslenmiş:
"Türkiye 1915 yılında soykırım yaptı, umarım günün birinde bunu kabul ederler."
Ülkeler arasındaki barışı pekiştirmek için düzenlenen şarkı yarışmasında Fransız sunucunun yaptığı terbiyesizliğe bakın.
Barışı amaçlayan uluslararası bir müzik olayında kin tohumları ekmeye çalışmak hangi ahlaka sığar, anlamak olanaksız.
İşte böylesine önyargılı bir ülkeden Türkiye’ye 12 puan çıkması gerçekten olağanüstü bir olaydır.
Gelelim ikinci mutlu edici sürprize...
Türkiye’den Ermenistan’a 10 puan verildi.
Şimdi denecek ki, "Türkiye’de yaşayan Ermeni vatandaşlarımızın oyları bunlar." Çok yanlış bir değerlendirme.
70 milyon nüfus içinde böyle bir belirleyicilik sağlamak olanaksız.
Ayrıca bu oylar TRT’de toplanmakta, oradan Atina’ya Türk spiker tarafından ulaştırılmaktadır.
Eğer kötü niyet olsa sonuç kolaylıkla değiştirilebilirdi. Demek ki Türkiye böyle bir kompleksin içinde değil.
Aynı şey Fransa için de geçerli. Sevindirici olan bu.
Sanırım gerek kendi ülkesinin, gerekse Türkiye’nin verdiği puanlardan sonra Fransız spiker eğer on paralık utanma duygusuna sahipse yaptığı yanlışın altında ezilmiş olmalı.
Düşmanlık politikalarını kendilerine yaşam malzemesi yapan ucuz insanlar da bu sonuçlardan belki biraz utanırlar.
Eğer onlarda utanılacak yüz kalmışsa.
Hadi açıklayın şu komployu
AKP başından beri Cumhuriyet’in bombalanması ile Danıştay katliamını iktidara karşı düzenlenen bir komplo eylemine sokmak için yoğun bir gayret içinde.
Merak ediyorum, bu neyi değiştirecek?
Cumhuriyet laik demokratik rejimi savunduğu, gericilere karşı çıktığı için bombalanmadı mı?
Danıştay türban kararı için saldırıya uğramadı mı?
Peki o zaman AKP hükümeti görevi gereği laik devlete yönelik bu eylemlere karşı çıkacağına neden komplo teorileri ile uğraşıyor?
Yoksa amaçları rejime karşı yapılan eylemleri çözmek değil de, kendilerini temize çıkarmak mı?
Bunu derin devlete fatura etmek mi? Oysa iktidar ellerinde... Ne bekliyorlar? Varsa derin devlet, tutsunlar kulağından kamuoyuna teşhir etsinler.