Washington’da Türkiye kadınların elinde

Washington’da altın üçgen denir: Beyaz Saray, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı…

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eaf893f018fbb8f8a28aad

Yönetimin ülke politikaları belirlenirken, istişare bu üç kurum arasındadır. Pensilvanya Caddesi’ndeki başkanın adamları sorar. Diplomatlar Foggy Bottom’da çalışır. Askerler Arlington’da bir taslak hazırlar. Oval Ofis de istihbaratı ekleyip son sözü söyler...
Bu süreç şimdi Türkiye için de geçerli. Hatta Türk-Amerikan ilişkilerinin yaşadığı kritik dönem düşünülürse hem de fazlasıyla. Peki kim buraları yönetenler diye merak ediyorsanız söyleyeyim: Kadınlar. Bugün Washington’daki altın üçgenin hepsinde de Türkiye masasına kadınlar bakıyor. Ve üç merkezde de... Obama’nın önüne giden Türkiye dosyasını kadınlar hazırlıyor.
Beyaz Saray’da Meghan Gregonis var. Daha önce Dışişleri’ndeydi. Beyaz Saray Türkiye Masası şefliğine Temmuz’da atandı. Ürdün çalışmış, kamu diplomasisi tecrübesine sahip bir kariyer diplomatı. Şimdi tek başına Beyaz Saray’ın hemen yanındaki Eisenhower çalışma ofisinde her gün önüne gelen Türkiye yazışmalarını okuyor. Ulusal Güvenlik’in tepesine o bildiriyor.
Dışişleri ise Terri Matthews’ın. Gregonis Beyaz Saray’a alınınca masa ona devredildi. Daha önce Vietnam’daydı. Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone’ye çok yakın. Ama Washington’da sadece Ankara sefaretinden gelen telgrafları okumuyor. Amerika’daki Türk toplumunu da takip ediyor, fikir alıyor. Yukarıya söylüyor.
Savunma Bakanlığı’ndaysa Türkiye, Shoshanna Matney’nin. Princeton’dan Şükrü Hanioğlu’nun öğrencisi. Balkan uzmanı. Fulbright Bursu ile Türkiye’de bir yıl geçirmiş, doktorasında Ortadoğu çalışmış, bakanlığın en parlak isimlerinden. Savunma Bakanı Leon Panetta’nın bir danışmanı onun hakkında bana aynen şöyle söyledi: “Bakanın önüne gelen bütün Türkiye konularında Shoshanna süperstardır.”

Haberin Devamı

TÜRKLER SİLME ERKEK

/images/100/0x0/55eaf893f018fbb8f8a28aaf

Haberin Devamı

Bunları şunun için anlatıyorum. Demiş ya Türkiye’deki darbe komisyonu... 1980, biraz da erkek egemen kültürün etkisiyle oldu, diye. Hiç garipsemedim. Ama ironik olan... Bugünün Meclis’i eski siyaseti ‘maço’ diye eleştirirken, Başbakan ‘adam’ gibi ölmekten bahsediyor. Bir toplantıda Amerikalıların karşısına oturuyorlar. Bir tarafta heyetin yarısı kadın. Türkler silme erkek. İş, kadın haklarına geldiğindeyse daha vahim. Çünkü hepsi içten içe kürtaj düşmanı, puan kaybetmemek için susuyorlar.
Ha maço ağzıyla, “Çok mu erkekler” derseniz, onu da anlamadım. Çünkü kabinenin hemen hepsi bir şey olunca da ağlıyor. Genelkurmay Başkanı’nı da katın. En tepe olduğu gibi... Ki bu erkek jargonu bir yana… Ben aslında hükümet işi yapanların şiir yazmasına bile tahammül edemem.
Diyeceğim, ağlaya ağlaya, adam gibi ölme arzusundaki erkek egemen hükümetin kafası nasıl çalışırsa çalışsın... Washington’da bütün işlerini kadınların yürüttüğünü bilin istedim.
Peki kadınlar var da, ne oluyor? Hiç. Türk-AB ilişkilerine göre çok daha ‘stratejik’... Çok daha askeri... Freud nur içinde yatsın, o fallosantrik radarlar, füzelerle çok daha maço ilişki de aynen devam ediyor. 2000’lerin reformlarla geçen görece feminen dönemiyse, Avrupalılar krizi atlatana, Amerikalılar bütün objelerini konuşlandırıp rahatlayana kadar geri gelecekmiş gibi durmuyor.
O zaman 1980 Darbesi’ne dönersek. Eğer komisyona göre dönemin maçoları hükümet devirdiyse... Şimdikilerin durumu ne?

Yazarın Tüm Yazıları