Topal ördek ve Türkiye

SALI günü gireceğiniz son ara seçimden önce, politikalarınız en nihayet sonuç vermeye başlamış.

Haberin Devamı

Ülkenin işsizlik oranı yüzde 5.9’la ilk defa kriz öncesi (Temmuz 2008) seviyeye gerilemiş. Heyhat sizin dünyaya efelenmenizi isteyen, sağlık reformu gibi sosyal politikalarınıza katlanamayan Amerika’nın tutucularına yine de yaranamamışsınız. Bu yüzden 2010’daki ara seçimde yitirdiğiniz Temsilciler Meclisi’nden sonra Senato’yu da kaybediyorsunuz. Ve topal ördek denilen, başkanlığınızın son iki yılına Kongre desteği olmadan başlıyorsunuz. İşte anketlere göre bu hafta Amerika’da yapılacak kritik ara seçimin sinopsisi.
ABD Başkanı Barack Obama’nın partisi Demokratların, Senato’daki çoğunluğu kaybetmesinin iç politikadaki sonuçları ağır olacak elbette. Ve Yönetimin en sona bıraktığı iklim değişikliği yasası, göçmen reformu gibi işler rafa kalkacak. Beyaz Saray, Kongre’den istediği türde yasa çıkartamayacak, ağır tavizler verecek. Ancak bunların dışında işin bir de dış politikaya yansıması olacak ki, bu da Türkiye ve bölgeyi doğrudan ilgilendirecek.


*

Haberin Devamı


HAFTA içi Obama’nın danışmanlarından Ben Rhodes’un Ocak ayında kapalı bir toplantıda yaptığı konuşmanın ses kaydı sızınca artık iyice netleşti. İran’ın nükleer programı için Tahran’la yürütülen müzakerelerden bahsediyor Rhodes ve diyor ki: “Bu, dış politika konusunda Başkan Obama’nın ikinci döneminde yapacağı muhtemelen en büyük şey olacak.” İran’la detantı (yumuşama) başaran ABD Başkanı.
Tahran Yönetimi ile başlayan görüşmelerde 24 Kasım’da müzakere süresi sona erecek. Ve nihai bir anlaşma sağlanamadan, muhtemelen yeniden ilave bir süre belirlenecek. Ancak Obama, her zaman İsrail yanlısı tutumuyla öne çıkan Kongre’nin Cumhuriyetçi liderleriyle işte son iki yıl bu müzakereler yüzünden çok büyük bir kavga verecek. Çünkü müzakereler sürerken İran’a söz verdiği yaptırım yumuşatma işini Kongre’den onay alamayacağı için kararnameyle halletmeye çalışacak. Kongre de, ilave yaptırım tasarıları kabul ederek, Obama’nın veto edeceğini bile bile o kararnameler yüzünden işi Beyaz Saray’ın burnundan getirecek. Peki Kongre’nin Cumhuriyetçileri, bu konuda doğal müttefik İsrail dışında bölgede kendine yakın duran kimi bulacak? Bir süredir her fırsatta İran’a yüklenen Erdoğan’ın Türkiyesi’ni.

*

Haberin Devamı



İŞİN düğümlendiği yer her zamanki gibi Suriye. Bugün Obama ve Erdoğan arasında yaşanan kırılmanın da başlangıcı. Rhodes’un dediği gibi İran Beyaz Saray için öncelik olunca, bu politikanın mütemmim cüzü olarak İran’ın öncelikli konusu Suriye de radardan çıkıyor. “Gitmek zorunda” dediği Esad, Obama için Tahran Yönetimi’ne verilen sessiz bir tavize dönüşüyor. İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Washinton’da bu yüzden Erdoğan’dan daha çok teveccüh gören bir lider haline geliyor. Ve Ankara’nın Suriye’de izlediği ideolojik politikalar da buna eklenince, gerginlik artıyor.
Bunun bir yansıması olarak tek bir örnek vereceğim. Hafta içi Carnegie Endowment düşünce kuruluşunda Amerikan Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Anthony Blinken’ın IŞİD’le mücadele konusunda bir konuşması vardı. Konuşma Irak’la başladı Irak’la bitti. Suriye yok. Beyaz Saray’ın yolladığı döküm üzerinden bir istatistik çıkardım. 68 kere “Irak” dedi. Suriye’yi 10 kez andı. O da ya örnek vermek için ya da bölgedeki diğer ülkeleri sayarken Suriye’den de bahsettiği için.


*

Haberin Devamı


OYSA Cumhuriyetçi temsilciler ve Erdoğan’ın Suriye konusundaki dış politika çizgileri arasında bugün o kadar ortak yön var ki. İki taraf da Amerika Esad’ı devirsin istiyor. Ve iki taraf da Amerika’nın İran’la yakınlaşma ihtimalinden rahatsız. Ve dahası Ankara için kritik olan diğer bir konu Ermeni Soykırımı iddialarında da, iki taraf birbirine hiç uzak değil. Hatta Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi Başkanı John Boehner’ın bu konuda Erdoğan’a “Ben varken, olmaz” dediği bile biliniyor. Tek pürüz İsrail. Orada da tansiyon epey düştü.
Bunların ötesinde, geçen hafta aktardığım, Hüseyin Tanideh gibi hapisteki İranlı nükleer madde kaçakçılarının Türkiye tarafından sessizce serbest bırakılmaları kafanızı karıştırmasın. Bu tür şeyler ülkeler arasında politik pazarlık konusu olabilir ve Ankara’nın Tanideh’in karşılığında Tahran’dan ne elde ettiğini bilmiyoruz. Belki onlar da birinin iadesini istemekten vazgeçmiştir.
Ancak İran ve Suriye ekseninde, son dönem Erdoğan’ın doğrudan Beyaz Saray Yönetimi’ni hedef alan açıklamalarını biraz da bu perspektiften ele almak gerektiğini düşünüyorum. Ankara’nın, Kongre’yi de kaybetmiş Beyaz Saray’daki topal ördeğe karşı Washington’da yeni bir denge arayışı.
Daha önce de anlatmaya çalıştığım biçimde, her açıdan yüksek riskli bir oyun planı izliyor Erdoğan. Çünkü dış politika, Amerikan Anayasası’na göre halen başkanın uhdesinde. Ve 2017 Ocak’a kadar Oval Ofis’te kalacak Obama’nın geriye bir miras (legacy) bırakma dönemi de asıl şimdi başlıyor. Rhodes’un dediği gibi o miras “İran” olacaksa... İsrail Başbakanı Bibi Netanyahu’nun da Erdoğan’ın da bunu hesaba katması gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları