Online mahremiyetinizi tartışma vakti

Sosyal medyadaki haklarınızı biliyor musunuz? Devletlerin yazdıklarınızı takip etmesi normal mi? Biraz konuşalım.

Haberin Devamı

Sokakta yürüyorsunuz. Lalettayin bir günde kaldırımdaki alelade bir kişisiniz. Her şey sıradan. Ama devriye gezen bir polis, ortada fol yok yumurta yok sizi görüp takip etmeye başlıyor. Olur mu? Batılı standartlarda soruyorum, Ortadoğu’yu boş verin. Şüphe... Olay... Mahkeme kararı… Hiçbiri yok!.. Sırf kafasına esti diye… Olmaz değil mi! Ama işte bugün Twitter ve Facebook’ta yaşanan durum, maalesef bu.
 Kısaca SOCMINT deniyor. ‘Sosyal Medya İstihbaratı’nın kısaltması. Nasıl eskiden hükümetler bilgi toplamak için uzaya uydu yollayıp telefon dinleme teknikleri geliştirdiyse, bugün de sosyal medyada çalışıyorlar. Bireylerin sadece arkadaşlarına açık olan Facebook sayfalarına erişip Twitter mesajlarını izliyorlar.
Alan yeni. Şimdiye kadar bu konuda sizin haklarınızın neler olduğu, devletlerin limitlerinin nasıl belirleneceğine dair ne Amerika’da bir karine oluşmuş ne Avrupa’da. Üzerinde çalışanlar var ama hâlâ her şey o kadar havada ki… Herkes tutturabildiğine…
İşte birey ve devletin yeni yeni şekillenmeye başlayan sosyal medya sözleşmesine dair çalışan kurumların en önemlisi, Londra merkezli bir düşünce kuruluşu: Demos. Geçen yıl Demos’un hazırladığı, ‘#İstihbarat’ adlı rapor da bu işin kâğıda dökülmüş hali.
Raporun altında iki önemli imza var. İlki, David Omand. İngiliz hükümeti dinleme servisinin eski direktörü, İngiliz istihbaratının en önemli isimlerinden. İkincisiyse Demos’un sosyal medya masası şefi Jamie Bartlett. Raporu okuyup Bartlett’ı aradım. Ve telefonda önümüzdeki dönem polis ve istihbarat teşkilatlarının belki de en kalabalığı olacak birimin özel hayat-güvenlik dengesini konuştuk.
Bir defa evet. Bartlett da sosyal medyada yaptığınız her yorumun, paylaştığınız her resmin, belirlenen anahtar kelimelere göre izlemeye takılabileceğini söylüyor. Üstelik Facebook ya da Twitter… Hesaplarınızın yabancılara açık olmaması da hiç önemli değil.
İkincisi… Eski dünyada sizi sadece kendi devletiniz takip ederdi. Şimdi sınırların olmadığı dijital bir evrende ensenizde bir değil yüz devlet var. Ve en vahimi… Hakkınızı koruyacak hiçbir otorite yok. Örneğin gelip sizi evinizde izleyen yabancı bir ülkenin ajanı iş üstünde yakalandığı an casusluktan yargılanır. Ama sanal âlemde herkes birbirinin vatandaşını şakır şakır izlediği için… Kimsenin umru değilsiniz.

Haberin Devamı

Altı kriter var

Haberin Devamı

Hangi ülke bu konuda daha ileride? Kim teknik olarak önde?.. Üç aşağı beş yukarı tahmin etmek mümkün. Ama Bartlett da işin bu kısmının çok spekülatif olduğunu söylüyor. Yine de… 2011 Londra isyanlarında İngiliz polisinin özel hayat sınırlarını aşacak kadar sosyal medyadan topladığı istihbaratı olayları bastırmak için kullanması… Örneğin İngiltere’nin bu konuda ne kadar yol kat ettiğini gösteriyor. Omand gibi eski bir istihbaratçının bile “Artık bu işin limitlerini belirleyelim” diyerek böyle bir rapor hazırlaması sanırım bu yüzden.
İleri demokrasi hükümetlerine akıl vermek elbette kimsenin haddi değil ama… En azından haklarınızı bilmeniz için işte ben de Bartlett’ın altını çizdiği altı kriteri aktarmak istiyorum.
Başlangıç noktası son derece rasyonel. Bir hükümet var. Bünyesinde bir sosyal medya birimi kurmuş. Orada çalışan kişiler mesailerini nasıl değerlendirecek? İşte Omand ve Bartlett’ın oluşturduğu altı kriter:
1 Araştırmaya başlarken mutlaka yeterli ve uzun soluklu bir sebep olmalı. Unutmayın. Her hükümet çalışanı, mesaide harcadığı her saniyenin hesabını vermek zorunda. Kimseyi nedensiz izleyemez.
2 Yapılan çalışmanın amacı net olmalı. Başka amaçların maskesi olmamalı.
3 Kullanılan metot, hedeflenen bilgiye ulaşmada minimum seviyede tutulmalı.
4 Yetkilendirme ve denetleme olmalı. Kimlerin vatandaşların özel bilgilerine erişim hakkı olacağı en baştan belirlenmeli. Bu kişilerin nasıl denetlenecekleri de önceden kararlaştırılmalı.
5 Eğer açık istihbarat yeterliyse gizli bilgilere erişilmemeli.
6 Ve çalışmanın sonunda da başarı elde etme ihtimali makul düzeyde bulunmalı. Bir vatandaşın online mahremiyeti yerle bir edilip devlet arşivlerine kaldırılmışken, kimse “Uğraştık ama bulamadık” diyememeli.

Yazarın Tüm Yazıları