Paylaş
Özgeçmişinden çıkan ilk sonuç şu... Türkiye'de gidin iyi üniversitelerde okuyan mühendislerle konuşun. Aralarından acaba kaç tanesi çıkıp da, "Ben mezun olunca devlette çalışacağım" der. Amerika'da da genel eğilim öyle merak etmeyin. Ancak fark... Burada devlet bir kurumunda önemli bir sorumluluk vereceği birini seçerken... Sunduğu iyi imkânlar sayesinde en iyi okullarda okumuş birini sonunda mutlaka buluyor. Altları demiyorum. Ama tepede çoğu zaman MIT, Harvard, Yale vesaire mezunu biri oluyor. İşte Prof. Dr. Steve Fetter da bunun canlı bir kanıtı. Önce MIT... Sonra Berkeley... Ardından Harvard, Stanford ne kadar iyi okul varsa hepsinde öğretim üyeliği. Arada da Dışişleri Bakanlığı, Pentagon... Ne kadar kritik devlet birimi varsa hemen hepsinde danışmanlık...
Konuşmaya başladık. Bütün nezaketiyle kendini tanıttı. Unvanını söyledi. Ben de hikâyenin detayına buradan girelim istedim. Ne iş yaptığıyla...
"Doğrudan bir program yönetmiyoruz" dedi önce. "Federal hükümetlerin programlarını koordine ediyoruz. Başkan'ın önceliklerinin uygulanmasına, bütçeye sadık kalınmasına ve farklı birimlerce aynı işin tekrarlanmamasına çalışıyoruz."
"Çalışma alanlarınız ne?" dedim. "İklim değişikliği başlıca konu" dedi. "Araştırmaları koordine edip politika yapıcılara bilimsel veri sağlıyoruz. Bulgular çok açık. İklim değişiyor ve bunun sorumlusu insan."
Başkan şimdi Demokrat. Fetter da Obama'nın ataması. Ama başkan adaylığı yarışının devam ettiği Cumhuriyetçi Parti'ye bakın. Durum o kadar zıt ki...
Rick Santorum gibi aralarında bağnaz olanlar... Açık açık "Küresel ısınmaya inanmıyorum" diyorlar. "Bu bir çöp bilim" diyorlar.
"Şimdi Pennsylvania Caddesi, Numara 1600'de bir demokrat var" dedim. "Ya bir cumhuriyetçi gelirse... Her şey ters yüz mü olacak?"
Güldü. "Bu konu bilimsel açıdan tartışmaya açık değil" dedi. "Kanıtlar çok net. İnkar ederseniz işleri sadece daha kötü yaparsınız."
STRATEJİK DANIŞMAN
Küresel ısınma Fetter'ın işinin en bilimsel kısmı. İnsan dünyayı kirletiyor. Toparlamamız lazım. Güzel!..
Ancak işin bundan sonrası... Yani nasıl toparlayacağımız kısmı ise... Konuşunca size Fetter'ın sadece bir bilim adamı olmadığını hatırlatıyor.
"O zaman ABD neden Kyoto Protokolü'nü imzalamadı" dedim. "Niye tartışmalı bir pozisyonda kaldınız?"
"Kyoto hakkında konuşmak istemiyorum" diyerek ilk işareti verdi. "Tek söyleyebileceğim, bu küresel bir sorun. Kyoto (2005'te yürürlüğe girdi) sadece gelişmiş ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltmasını öngörüyor. Ancak bütün belli başlı ülkelerin dahil olacağı bir yaklaşıma ihtiyaç var."
Gizli numaralı röportaja kadar uzanan hikâyenin asıl can alıcı kısmıysa bundan sonra başladı. Çünkü Fetter aslında bir nükleer uzmanı. Ve sadece Amerika'nın nükleer enerji politikasını, yeni nükleer enerji santrallerini değil... Nükleer bomba teknolojisini de takip ediyor. Yayılmasın diye...
TÜBİTAK'IN VİZYONU
"ABD'de" dedi, "elektriğin yüzde 20'si nükleer enerjiyle sağlanıyor. Yoksa sera gazı emisyonumuz daha yüksek olurdu. O yüzden nükleer enerji gelecekte de ABD ve başka yerlerde bir seçenek olacak. Elbette bunun güvenli bir şekilde yürütülmesinden de emin olacağız."
İki çeşit güvenlik unsurundan bahsetti. Birincisi işletme güvenliği. "Başkan, Nükleer Düzenleme Komisyonu'na Japonya'daki olayın iyi incelenmesi talimatını verdi. Hem bizimkiler ve hem de başkalarının reaktörleri mümkün olduğunca güvenli olmalı."
İkinci güvenlik unsuruysa işte bahsettiğim konuydu. Nükleer enerji teknolojisinin nükleer bombaya dönüşme riski... "ABD'de 104 nükleer reaktör var. Ve bugün inşa edilecek her yeni reaktör daha da güvenli olacak. Ancak bunu yaparken, başka bir önemli konu da, nükleer enerji teknolojisinin nükleer bombaların dünyada yaygınlaşmasına yol açmadığından emin olacağız. Akıllı karar verirsek, nükleer enerji, geleceğimizin önemli bir parçası olacak."
"Biliyor musunuz" dedim, "Türkiye de nükleer enerjiye geçme çalışması başlattı." "Biliyorum" dedi. "Öyleyse Türk Hükümeti'ne bu konuda bir tavsiyeniz var mı" diye sorduğumdaysa... Aslında geç kaldığımı anladım.
"TÜBİTAK Başkanı ile bir toplantı yaptık ve doğrusu çok etkilendim. ABD'de de birkaç yıl öğretim üyeliği yapmış biri. Gelecek için çok net bir vizyonu vardı." Bunu söyledi. Sonra da süremizin dolduğunu hatırlatarak kapattı.
TÜBİTAK'ı aradım. Yeni Başkan Yücel Altunbaşak'ın ofisini. Yardımcısı Gökhan Kulaş, Fetter ile İstanbul'da görüştüklerini doğruladı. "Nasıl bir toplantıydı?" diye sordum. "Bunun ötesinde konuyla ilgili fazla bir detay yok" dedi.
Paylaş