O zaman dünya neden var

Etraftaki onca kötülüğe, her gün dünyanın bir köşesinde yaşanan acılara rağmen, dünya neden var?

Haberin Devamı

Dünya neden var? Çünkü onu Tanrı yarattı. Nasıl? Onu bir hiçlikten yarattı. Tanrı nasıl var? Bir sonu olan dünyanın aksine O sonsuzdur. Peki Tanrı neden var? O’nun bir sebebe ihtiyacı yok. Causa sui. Sebebi kendi içinde.
Siz de düşündünüz mü bunları? Neden varolduğunuzu... Neden yaşadığınızı... İşte hemen hepimize bir dönem musallat olan bu sorular filozof Jim Holt için bir takıntıya dönüşüyor. Ve yaşamı boyunca her zaman o en büyük soruya kafa patlatıyor: Dünya neden var? Neden bir hiçlik değil de bir şey?
Felsefe ve bilim yazıları yazan Holt’un ‘Varoluşçu Bir Dedektiflik Öyküsü’ kitabı, temmuzda çıktı. Amerika’daki bütün listelerde de 2012’nin en iyi kitapları arasında. Kitap sadece varoluşa dair bir düşünsel yolculuk değil. Aynı zamanda bir gazeteci gibi çalışıyor. Ve dünyanın her yerinden filozoflar, teologlar, fizikçileri ziyaret edip onlarla varoluş üzerine konuşuyor. CERN’deki tanrı parçacığı deneyinin, bir tür metafizik versiyonu...

Haberin Devamı

BEŞ EINSTEIN LAZIM

Evet işin içinde bilim de var. Kuantum teorisine uzanan böğürtlen evrenler kısmı. Olmayan ise… İşin kolayına kaçanların sığındığı Tanrı. Newton’ın bile çaresiz kaldığında teorilerine Tanrı’yı eklediğini söyleyip bilim ilerledikçe nasıl parçaların birleştiğini anlatıyor Holt. Ve Newton’ın bir zamanlar Tanrı ile açıkladığı Güneş Sistemi’nin dengesini tamamen bilimsel bir teoriye kavuşturan Laplace’ın, “Tanrı nerede” diye soran Napolyon’a verdiği o unutulmaz cevabı hatırlatıyor: Je n’avais pas besoin de cette hypothese. Bu hipoteze ihtiyacım yoktu.
Holt’un yapmaya çalıştığı varoluşun bir cebiri değil. Çünkü romancı Martin Adams’ın bir gün televizyonda kendisine evrenin nasıl ortaya çıkmış olabileceği sorulunca söylediği, “Bu sorunun cevabına en az beş Einstein uzağız” lafına inanmış.

KARAMSAR TEORİ

Bir hafta önce Havana’daki Floridita’da Ernest Hemingway’in bronz heykeliyle yan yana daiquiri içerken duyduğum hazzın, bardan dışarı çıkar çıkmaz gördüğüm fakirlikle yok olması mı… Yoksa neredeyse her şeye rasyonel bir çözüm üretebilen Amerika’daki sistemin eline silah alıp insanları katleden manyaklar karşısında kapitalist andı yüzünden her seferinde çaresiz kalması mı… Holt’un Woody Allen’a kadar götürdüğü karamsar teori yine beni en çok ikna eden kısım oldu.
Peki sonuç? Sonunda “Neden hiçlik yerine bir şey var”a ne cevap veriyor? İşte onca tartışmadan sonra Holt’un elinde balığın yanında içtiği Cabernet Franc şarabı kalıyor. Ve görüştüğü hiçbir filozofun da varoluşun sırrını çözmeye çalışırken sohbet sırasında ne içmesi gerektiğine onun kadar kafa yormamış olmasıyla da mutlu oluyor.

Yazarın Tüm Yazıları