Paylaş
24. Sokak üzerinde, New York Eyaleti Büyük Locası’nın arkasında, bir akşamüstü, ufak bir Starbucks dükkânında buluştuk. Ve New York’taki Anatolia Locası’nın, her ikisi de üstâd-ı muhterem olmuş 32. derece iki üyesiyle konuşmaya başladık, New York’taki Türk masonlarını...
1826 yılında William Morgan adında bir Amerikalı, bir gün kızıp masonluğun bütün sırlarını açıklayacağını duyuruyor. Bir yayıncı buluyor kendine. Avansını alıyor. Ve oturup yazmaya başlıyor. Ancak aynı yılın 11 Eylül günü, eski bir borç yüzünden hapse atıyorlar Morgan’ı. Yayıncısı öğrenince hemen parayı ödeyip Morgan’ı kurtarıyor ama aynı gün bir borç daha uydurup yine içeri alıyorlar. Gece yarısı da hapisten çıkarıp meçhul bir yere götürüyorlar. Valisinden polisine hemen hepsi mason olan eyalet yetkilileri, bulacağız, diyor. Fakat Morgan’dan bir daha hiç ses çıkmıyor. Ve Amerika’da, tarihe “Morgan Olayı” diye geçen bu kaçırmadan sonra yıllarca devam edecek bir antimason hareketi başlıyor.
DERSLER ALINDI İki üstâd-ı muhterem, bana, biz Amerika’da çok rahatız derken, hikâyenin bu kısmını atlamamak lazım. Rahatlar evet. 3.5 milyon mason var Amerika’da ve mason olmak bir golf kulübü üyesi olmak gibi onlar için. Ancak Morgan’dan sonra masonlar kendine çekidüzen verdiği, toplum da bunun karşılığında antimason hareketlere
desteğini azalttığı için rahatlar. Hesaplar ödendiği için...
2004’TE KURULDU Anatolia, 230 yıllık New York Eyaleti Büyük Locası’na bağlı yaklaşık 1500 locadan biri. Numarası 1183. 10 Türk kökenli Amerikan masonunun girişimiyle 2002’de kuruluş süreci başlıyor. Başta Büyük Loca bazı zorluklar çıkarsa da 2004’te resmen kuruluyor.
35 ÜYELERİ VAR Kuruluş amacı New York’ta yaşayan Türk masonları tek bir çatı altında toplamak. Örneğin, kurucuların hepsi o dönem New York’taki başka localara kayıtlı olan Türkler. Ancak Anatolia’dan sonra hepsi tek bir yerde buluşuyor. Ve 5 yılda 35 üyeye ulaşıyor.
TOPLANTI TÜRKÇE Toplantıları Türkçe yapıyorlar. Ritüeller ise New York’un kurallarına göre. Türkiye’deki masonluktan farklılar. Peki Türkiye’deki masonlarla hiç ilginiz yok mu, dedim. Sadece Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar ile aralarında dostluk olduğunu ama organik bir ilişki bulunmadığını anlattılar. Yine de benimle görüşmeden önce durumu İstanbul’a danışmışlar. Tepebaşı 111’deki Büyük Mason Mahfili’ni ise mason kabul etmiyorlar.
HİYERARŞİ AYNI Amerika’daki masonluk, örgütlenme açısından Türkiye’dekiyle aynı ama eyalet bazında. Nasıl merkezi Nuru Ziya Sokak’taki masonların Türkiye genelinde 200 locası varsa, Amerika’da da her eyalette bir büyük loca ve ona bağlı ufak localar oluyor. Farklı eyaletlerin ise birbirleriyle ilişkisi olmuyor.
NJ BİLE FARKLI Kurallar, ritüeller çok mu farklı diye sordum. New Jersey ve New York arasında bile olağanüstü farklar var dedi biri. Üyeliğe kabulden, tören ritüellerine kadar her şey değişik.
3 TEMEL ÜYELİK ŞARTI
New York Büyük Locası’nda üyelik koşulları, alt locaların inisiyatifinde. Anatolia da üyelere giriş için 500 dolar, sonra her yıl için 100 dolar aidat belirlemiş.
Üyelik için 3 temel şart var. Dünyanın her yerindeki mason locaları için geçerli kurallar.
1 Reşit olma zorunluluğu. Amerika’da bu, 21 yaş.
2 Tanrı’ya inanma. Ateistleri kabul etmiyorlar.
3 Ruhun ölümsüzlüğünü kabul etme.
Nasıl üye buluyorsunuz, dedim. Üye olmak isteyen önce bu niyetini açıklıyor, biz de uygun mu değil mi bakıyoruz, dedi biri.
Peki kriter ne?..
“Tek kriterimiz iyi bir insan olması. Mali durumu, statüsü bizim için önemli değil. Ancak geçmişte hırsızlık yapmış birini sokmayız. Bizim hedefimiz iyi birini, daha iyi biri yapmak.”
DAN BROWN NASIL ETKİLEDİ
Bundan 5 yıl önce, o dönemki üstâd-ı azam Kaya Paşakay, Nuru Ziya’nın kapılarını gazetecilere ilk kez açtığında Hürriyet’e konuşmuş ve masonlukla 11 Eylül arasında bir ilişki kurmuştu. 11 Eylül’den sonra herkes evinde oturmaya başladığı için Amerika’da 1 milyon 150 bin üye masonluktan ayrıldı, demişti. Ancak benim konuştuğum iki üstâd-ı muhterem buna karşı çıkıyorlar. Böyle bir azalma olmadığını iddia ediyorlar.
Biri, masonluğa ilgiyi inişli çıkışlı bir sinüs eğrisine benzetti. 1. Dünya Savaşı öncesi çok popülerler örneğin. İki savaş arası gözden düşüyorlar. Büyük Buhran zamanı. 2. Dünya Savaşı bitince de tekrar yükseliyor masonluk. Ama 60’lardaki hippi hareketi yüzünden ilgi yine azalıyor. 70’lerdeki feminizm dalgası ve seks devrimi, 80’lerdeki iletişim çağı ise masonları iyice geriletiyor.
Tüm bunların mason üyeliğiyle ne ilgisi var dedim. Çünkü insanlar masonluk yerine başka işlerle uğraşıyorlar diye cevap verdi.
Peki bugünkü durum ne? Anlattıkları kadarıyla 90’larla birlikte ilgi yine yükseliyor. Dan Brown sayesinde de iddiaya göre bir patlama yaşanıyor. 2003’te çıkan Da Vinci Şifresi’nin ardından çok büyük bir talep oldu, dedi biri. Brown’un son kitabı Kayıp Sembol nasıl etkiledi diye sordum. Diğeri, Büyük Loca’nın sekretaryası şu anda başvurular yüzünden kilitlenmiş durumda, dedi.
İÇERİDE NE KONUŞUYORLAR
Anatolia’nın üye profili; 30-40 yaş arası, profesyonel, yükseklisans ya da doktora derecesi olan, iyi eğitimli Türk.
Her ay toplanıyorlar. Bir de beş yıldır sürdürdükleri Cumhuriyet Balosu dışında, bazen eşli yemekler düzenliyorlar. Arada eğitim programları oluyormuş. İçlerinden biri uzman olduğu alanda locaya sunum yapıyormuş ama o da çok sık değil. Bunların haricinde içeride neler konuşulduğunu öğrenemedim. Sorduğumda, para işleri, idari konular, dedi biri. 35 kişinin hepsi geliyor ve bu mu konuşuluyor?.. “Evet bu konuşuluyor.”
Felsefe, edebiyat gibi meseleler yok. Konulu gündemler de yok.
MOTİVASYONLARI NE
Peki bir insan neden mason olur?.. Motivasyonları ne?..
Görüştüğüm üstâd-ı muhteremlerden biri, “Ben tarihe çok meraklıyım. Okuduğum her kitapta masonlukla karşılaşıyordum, tanımak için girdim” dedi. Öteki ise “Hem gizem çekici geldi bana, hem de nezih insanların arasına karışmak istedim” dedi.
Gizem, seçkin olma hevesi ve entelektüel merak... Ya kariyer?.. Kariyer işin neresinde?
İşin bu kısmını hiçbir mason açıkça kabul etmiyor. Başta öyle gelenler var ama sonra kariyer konusunda buradan bir fayda sağlamayacaklarını anlıyorlar, dedi biri. Ancak oradan diğer mason müdahale etti: “Ama bir kardeşim benden iş hayatında yardım isterse elbette ederim.”
MASONLUK BU ÇAĞIN İŞİ DEĞİL
Her şeyin bu kadar şeffaflaştığı, sır tutmanın neredeyse imkânsız olduğu bir devirde gizli kalmaya çalışıyorlar.
Kadınların toplumsal alanda her geçen gün ağırlığını artırdığı bir dönemde hâlâ kadınları reddetmeye devam ediyorlar.
Ve iş dünyasının gittikçe profesyonelleştiği, objektif kriterlerin ağırlık kazandığı bir zamanda birader kollamaya çalışıyorlar. Masonluk, artık bu çağın işi değilmiş gibi geliyor bana.
İyi bir eğitim almışsın. İstediğin işe giriyorsun. İletişim olanakların çoğalmış, sosyal hayatın da renkli. Daha ne!..
Üstelik bir de Türkiye gibi antimason hareketlerin etkili olduğu bir ülkede yaşıyorsan, dışarıdakilerin komplo teorilerine muhatap olacağını düşün!.. Gizem pahasına o sıfatı üstünde bir yük gibi niye taşıyasın!..
Tarihe meraklı olan üstâd-ı muhtereme, “Peki değdi mi” dedim. “Yani kitaplarda bulamadığınız bir bilgi verdiler mi size?..”
Önce ne demek istediğimi anlamadı. Sonra, “Evet, çok önemli bilgiler öğrendim” dedi. Ben Galatasaray Lisesi’nde okudum. Bizim okulun eskileri arasında çok mason vardır. Hatta, birkaç yıl önce Türkiye’nin iki büyük mason derneğinin ikisini de Galatasaraylılar yönetiyordu. Ama şimdi bizim kuşağa bakıyorum. Babası mason birkaç kişi, bir de iş bağlantısı bulurum diye giren diğer birkaçı...
O yüzden emin değilim işte. Tarihi seven üstâd-ı muhteremin sinüs eğrisi bozulmadan devam
eder mi acaba diye...
Paylaş