New York’ta öÄŸrenci iÅŸgali

İstanbul Üniversitesi’ne Başbakan’ın ailesinin doktoru rektör atanınca tam üstüne denk geldi, o yüzden anlatmak istedim.

New York’taki The New School, Amerika’nın en politik üniversitelerinden biri sayılır. Habermas’tan Derrida’ya, Levi-Strauss’a, 20. yüzyılın en önemli filozoflarının ders verdiÄŸi sosyal bilimler bölümü, Amerika’daki sol ideolojinin kuram merkezi diye geçer. Â

Okulun başında, 2001’den beri Bob Kerrey adında eski bir senatör var. Demokrat Partili ama Vietnam Savaşı’na katılmış, orada sivillerin ölümüne neden olmuş eski bir asker aynı zamanda. İşte mütevelli heyetinin 10 yıllığına başkan atadığı bu Kerrey, New School gibi Marksist kaynayan bir yerde öyle işler yapıyor ki, sonunda öğrenciler zıvanadan çıkıyor. Öğretim üyelerine söz hakkı vermeyince, fonları kendi kafasına göre kullanınca, öğrenciler birleşip aralarında karar alıyorlar. Kerrey gitsin, diye okulu işgal ediyorlar.

Anlattığım hikaye 20 gün önce oldu. Noel telaşının tam ortasında. Bu yüzden 5. Cadde’nin aşağısı, 2 gün polis ablukasındaydı. 38 saatlik eylem bitip olay /images/100/0x0/55ea0edbf018fbb8f86856e0yatışınca, New School’un işgalcileriyle buluştum. İçeridekilerden Scott Ritner ile ele geçirdikleri kampus binasının hemen arkasında bir kafede görüştüm. Ne zaman karar verdiler, nasıl organize oldular, neler yaşadılar onları konuştuk. Doktor gelmeden önce ilgilenen olursa, işte New School olayının özeti:

KENDİLİĞİNDEN OLDU Liderleri yok. Sıtkı sıyrılmış üç öğrenci, 12 Aralık’ta tanıdıklarına bir e-posta atıp, toplanalım, diyor. İki günde buluşup, dört günde yürüyüş yapıyorlar. Ertesi gün de işgal. Her şey 5 günde olgunlaşıyor.

ÖRGÜTLÜ DEĞİLLER Sendikacılar, anarşistler, liberaller, Marksistler var ama karar süreci hiçbir gruba bağlı olmadan demokratik ilerliyor. Tek kural var: Oylamada fikrin kabul edilmemiş olsa da, kararı kendi fikrinmiş gibi sahipleneceksin.

İNTERNETİN GÜCÜ Haberleşmede internetin bütün imkanlarını kullanıyorlar. New School in Exile diye bir blogları var. Facebook’ta da grup kurdular. Her birine ayrı bir sorumlu atamışlar hallolmuş.

TIRMANDIRMALI EYLEM Eylem şiddetini derece derece yükseltiyorlar. "Vandalizm niye yok" dedim. "Belki ikinci sömestr" dedi. Vandalizm, teorik altyapısı da çok kuvvetli bir hareket. Bu konuda Fransız filozof Georges Sorel iyi bir kaynak.

EN BÜYÜK GAZETE İşgali başından sonuna New York Times’tan takip ettim. Meğer içeri New York Times’tan "iliştirilmiş" iki gazeteci almışlar. Niye size daha yakın bir yayın seçmediniz, dedim. "Belki fazla merkezci ama New York Times en güçlüsü. O yazınca diğerleri de yazıyor" dedi. Bu yaklaşımı unutmayın.

DIŞARIDAN OLMAZ İşgal sırasında içeride 200 kişi vardı ama dışarıda da Columbia, New York Üniversitesi, Cuny gibi başka üniversitelerden gelen destekçiler oldu hep. Şu önemli, New School’dan olmayanlar karar sürecine dahil edilmemiş.

HAK KAZANDILAR Başkan istifa etmedi. Ama üniversitenin mütevelli heyetinde öğrenciler ve öğretim üyeleri adına da 2 kişi bulunmasını kabul ettirdiler. Sömestr de bittiğinden eylemi şimdilik sona erdirdiler. Dersler başlasın yine devam. Pragmatist davranıyorlar.

İstanbul da bize katılabilir

Apolitik dendi, okumuyor diye eleştirildi, itaatkar olmakla suçlandı ama hemen her yıl, dünyanın başka bir bölgesinde bir öğrenci eylemi patlıyor. Sert, bir anda parlayan, spontane gösterilerle. Scott Ritner’a okulu işgal kararı alırken, Yunanistan’da çıkan olaylardan ne kadar etkilendiklerini de sordum. Yunanistan onları çok heyecanlandırmış. Ama asıl ilham aldıkları, Chicago’da aralık başında bir fabrika kapanmıştı, işçiler sonra binayı işgal etti, o olay. "Yunanistan’daki arkadaşlarla yazışıyoruz. İspanya’da benzer bir durum var, onlarla da iletişim halindeyiz. İstanbul’dan irtibata geçen olursa onları da aramıza katmak isteriz" dedi. Adres: newschoolinexileblog.blogspot.com.

Debutante Balosu’na katıldım

Prada’dan alışveriş yapanların dışarıdakilerden utanıp tezgahtardan markasız poşet istediği bir dönem bu. Geçen pazartesi birkaç saat içinde kentte beş banka birden soyulunca açıkladılar, banka soygunları da geçen yıla göre yarı yarıya artmış. Ama New School’un Marksistleriyle görüştükten sonra gittiğim Waldorf Astoria Oteli’ndeki balo, sanki bütün bunlardan kopuk, başka bir zaman dilimine aitti. Dışarıda kent 2009’un nasıl geçeceğini tartışıyor, içeride yüzlerce fraklı erkek, tuvaletli kadın ve beyazlı genç kız, sosyeteye giriş gününü kutluyordu.

Debutante Balosu, evlilik çağına gelmiş üst sınıfa mensup kızların, aynı sosyal statüden erkeklerle tanışmalarını amaçlayan buluşmaya deniyor. Ailelerin de katıldığı bir aristokrat geleneği.

O kadar modası geçmiş bir iş ki, İngiltere’de bile Kraliçe II. Elizabeth tahta çıktıktan birkaç yıl sonra saraydaki Debutante’ı iptal etmişti. Bu yüzden ben devam eden baloların sembolik olduğunu, yardım maksatlı bir ritüel haline dönüştüğünü zannediyordum. Öyle değilmiş.

Balo salonuna girdiğimde, 47 kızı yan yana dizmişlerdi. Hepsinin de eline bir gelin buketi tutuşturmuşlar.

Davetliler, teker teker kızların elini sıkmak için koridorda sıraya girmiş bekliyor. Madalya, rozet, nişan kim neyi var neyi yok yakasına takmış, herkes mezuniyet kütüğü gibi. Bir süre sonra kızlarla tokalaşmaya başladılar. Masa başına 14 bin dolar ödenen geceye yaklaşık 700 kişi katılmıştı. Bir buçuk saat sürdü bu fasıl. Kızlar her gelenin elini sıkıp, tümüne gülüp, hepsine kendilerini tanıttılar. Tokalaşma bittikten sonra da yemeğe geçildi.

Davetli listesini araştırdım, jet sosyeteden kimse yoktu. En sansasyonel isim, Amerika’nın en önemli haber blogu Huffington Post’un sahibi Arianna Huffington’ın kızıydı.

Ailelerin bu işi sevmesini bir yere kadar anlayabiliyorum. Ama kızlar orada ne yapıyor, neden böyle bir işe kalkışıyorlar gece boyunca çözmeye çalıştım. Tokalaşma aralarında, birkaçına sorma fırsatım da oldu. Hepsi aynı şeyi söylüyor. Değişik ülkelerden arkadaşlıklar edinmek için. Erkeklere sordum, yine aynı. Sosyal ilişkilerini geliştirmek için. Ama ailelerin o telaşını görseniz, meselenin Facebook kadar basit olmadığını anlarsınız.

Konuştuklarımdan en samimi olanı, geceye üniformasıyla katılan siyah bir subay oldu. "Evlenmek için mi geldiniz" dedim. Açık açık "Keşke" dedi. "Ama bir deniz komandosuyla evlenmeleri için çılgın olmaları lazım."

O akşam gece 2’ye kadar dans ettiler. Facebook’ta kaça ulaştılar bilmiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları