Komplo teorisi değil düz politika

Ankara’da artık neredeyse her şeye ‘komplo’ diyorlar.

Haberin Devamı

Halbuki değil, çoğu düz politika

HERKESE KÜFREDERSEN

Şimdi düşünün. Amerikan Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice, Türkiye’ye her gün küfür ediyor. Diyor ki mesela... “Türkler Washington’da sürekli iş karıştırıyorlar. Ahmet Ertegün Caz Günleri diye paravan bir etkinlikleri var. Siyahları Türk Büyükelçiliği’ne toplayıp hükümete karşı kışkırtıyorlar. Bizi içeriden zayıflatıp Ortadoğu’dan uzak tutmaya, böylece bölgenin lideri olmaya çalışıyorlar.” Ne düşünürsünüz? Komplo teorisi, değil mi? Doğru. Ama işte Londra’da ya da Frankfurt’taki masasında işlem yaparken ekranına sürekli Türkiye’den İngiltere’ye, Almanya’ya böyle ipe sapa gelmez suçlamalar geldiğini gören bir broker’ın hissettikleri de sizin Rice’ın hayali teorileri karşısında düşündüklerinizden farklı olamaz. Ve bundan sonrası komploya değil, politikaya girer. O adam senin sermaye başkentini ekranından çıkarır. O adamın ülkesinin gazetecileri sağduyusunu kaybeden bir ülkenin portresini yazmaya başlar. O adamın hükümeti de en iyi ihtimalle senin başkentini geriye atar. Haliyle bu durum seni vurmaya başlar. Yine ‘komplo’ diye tepinirsin. Halbuki değil, düz politika.

SUUDİ PARASINI UNUT


Ortadoğu’ya şekil vereceksin. Güzel. Arap açılımı, sıfır sorun vesaire. Onlar da iyi. Ama her olayda “İlla benim dediğim olacak” diye tutturursan... Her şeyin irrasyonel ilerlediği, ilişkilerin “Ya bendensin ya onlardan” diye kurulduğu bir coğrafyadaysan... Ve Mısır yüzünden sana şimdiye kadar her krizde milyarlarca dolar petrol parası akıtan Suudiler ve Körfez ülkeleriyle didişirsen ne olur? Üstelik o cari açığını hâlâ halledememişken... İlk krizde Riyad’da telefonuna çıkan kimseyi bulamazsın. Olunca komplo kurdular, dersin. Halbuki değil, düz politika.

POLİTİK ATAMA

Amerikan Dışişleri’ne yakın biriyle konuşuyoruz. “Türkiye, Frank Ricciardone’den sonraki Ankara Büyükelçisi’nin politik atama olması için çok bastıracak, haberler geliyor” dedi. İngiltere, Fransa, İsrail... ABD’nin çok yakın olduğu başkentlere Dışişleri’nin personelinden değil de dışarıdan biri atanıyor genelde ve bu da o ülkeler için bir prestij göstergesi sayılıyor. İşte Türkiye de Reagan döneminde Ankara’da 8 yıl kalan Robert Strausz-Hupé’den sonra şimdi tekrar Ankara’da bir politik atama olmasını istiyormuş. Konuyu takip eden birine sordum. “Erdoğan 16 Mayıs’taki Beyaz Saray davetinde de kendisine devlet ziyareti protokolü uygulanmasını istedi ama Viyana’daki Siyonizm konuşması yüzünden olmadı. Bugünkü ortamın da bir politik atama için uygun olacağını zannetmiyorum” dedi. İstersin. Ama atamazlar. Onun yerine Brezilya’daki büyükelçisini alır kaydırır. Sen de ‘komplo’ dersin. Halbuki değil, düz politika.

Yazarın Tüm Yazıları