Paylaş
Kimin tarafında olduğunun önemi yok. Birbirini besleyen iki köktendinci uçtan biri. ‘Müslümanların Masumiyeti’ filminin videosu Youtube’da dolaşıma girince, ölümler başlamamışken medyada filmin sözcülüğünü yapıyordu. Şimdi biraz kendini geri çekti. Hafta içi, sonlara doğru gerilen, 11 dakika 23 saniyelik bir telefon konuşması yaptık. Okuyunca siz de göreceksiniz. O kadar dengesiz ki... Ama dünyayı karıştıran ekibin ruh halini anlamanız, bu insanların kimler olduğunu görmeniz ve bundan sonra yaşanacak benzer hikâyelerde bir taraftaki failin prototipini anlamamız için, kusursuz bir örnek. İşte konuşurken bana tam 12 kere Amerikan Anayasası’nın ifade özgürlüğünü koruyan Birinci Ek Maddesi’nden bahseden... Mantık hataları yapan... Ölümlere rağmen gülebilen... Köktendinci bir delinin resmi...
- Video için hangi gruplardan destek aldınız?
- Grup yok, tek tek kişiler var. Videoyu yapan adam gibi. Ben sadece bir kere karşılaştım onunla. Videoyu yapmadan aylar önce.
- Tekrar iletişim kurdunuz mu?
- Hayır.
- Videodan sonra olanları nasıl görüyorsunuz?
- Bir sürü yanlış bilgilendirme var. Bana acayip geliyor (Gülüyor). Hiçbir zaman içinde olmadığım garip şeylerden suçlanmam…. Çok garip (Gülüyor).
- Hiç pişmanlık hissediyor musunuz?
- Hayır. Kesinlikle hayır. Ben bir Amerikalıyım. Anayasa’nın Birinci Ek Maddesi (First Amendment) her şeye değer. O yüzden orduya katıldım. Amerika’da orduya katıldığımızda, Anayasa’yı desteklemek ve savunmak için hayatımız pahasına ant içeriz. Beni öldürseler de umurumda olmaz. Birinci Ek Madde’yi savunurdum.
FBI BENİ DESTEKLİYOR
- Polis sizinle sonra irtibata geçti mi?
- Bu konuda yorum yapamam. FBI’ın beni desteklediğini söyleyebilirim. Birinci Ek Madde’ye inanıyorlar. Ve bana yardımcı oluyorlar.
- Sizi korumak için herhalde?
- Elbette. Böylece Birinci Ek Madde için devam edebilirim. Burası Amerika. Bu yüzden herkes Amerika’ya gelmek istiyor. Çünkü herkes Birinci Ek Madde’yi sever. Bütün mesele bu: Birinci Ek Madde.
- Senaryoyu oyunculara yanlış aktardığınız?
- Hayır. Bu bir yalan. Filmi yapan adamla ben filmin yapılmasından aylar, belki haftalar önce sadece bir kere buluştum. Eğer bunu yaparsa ABD’de tutuklanıp tutuklanmayacağını sordu. Ben de “hayır” diye yanıtladım. “Birinci Ek Madde altında başına bir şey gelmez” dedim. Filmle ilgili başka hiçbir şey yapmadım. Sadece yalan, yalan, yalan.
- Başkan Obama’yı David Letterman’ın şovunda izlediniz mi geçen akşam?
- (Gülüyor) Hikâye uyduran insanlar için bir kez tekrar etmeme izin verin. Sam adlı adamla sadece bir kez buluştum. (Obama) Ne söylerse söylesin, benim için bir önemi yok. Bir kere buluştum sadece. O kadardı. Filmi ben yazmadım. Bu filmdeki insanların hiçbiriyle çalışmadım.
- “İslam kanserdir” dediniz mi?
- Evet.
- Neden böyle bir şey söylediniz?
- İslam olduğu zaman, radikaller de oluyor. Ben bunu anlamıyorum. En iyi ihtimalle İslam’ın yüzde 1’i diyelim bu yoldaysa ve yüzde 99’u normalse… O yüzde 1’lik grup sizi her zaman öldürmek istiyor.
- Hıristiyanlık’ta böyle değil mi?
- Değil! Çok az Hıristiyan bunu yaptı. Örneğin Oklahoma Binası’nı patlatan Timothy McVeigh (1995’te 168 kişiyi öldü), 300 milyonda bir kişi. Bu da yüzde 0.0000003 eder. McVeigh ölüp gittiğinde de kimse umursamadı. Ama 1 milyon Müslüman varsa, yüzde 1’i 10 bin eder. Bu 10 bin kişi de dışarı çıkıp insanları öldürmek istiyor. Bu yüzden İslam’a ‘kanser’ diyorum.
- Peki bu açıdan filmin bir provokasyon olduğu yorumu?
- Politikacıların ne söylediği umurumda değil. Politikacıları neden umursayacakmışım? Ben sadece Birinci Ek Madde’yi önemserim. Ben sağ elimi ABD Anayasası’nı desteklemek ve korumak için kaldırdım. Politikacılar umurumda değil. Sizin ne söylediğiniz de umurumda değil. Kimsenin söylediği umurumda değil. Ben sadece Birinci Ek Madde’yi önemserim. O kadar.
HILLARY CLINTON YÜZDE 100 HATALI
- Amerikalı diplomatların ölümünden de kendinizi sorumlu hissetmiyorsunuz.
- Elbette hayır. O Hillary Clinton’ın sorumluluğuydu. Çünkü Hillary Clinton büyükelçiyi halkın yüzde 1’inden korumadı. Müslümanların yüzde 1’inin gidip diplomatları öldürmek istediğini anlamadı. Hillary Clinton yüzde 100 hata yaptı.
- Peki filmi eleştirseler de şiddete karşı çıkan Müslümanlar. Hiç onlara ulaşmayı denediniz mi?
- Her zaman yapıyorum. Barış içinde bunu her zaman yapıyorum. Kaliforniya’nın her tarafında çalışıyorum ben. Polis korumam var. Şerif yardımcısı korumam var. Ve Müslümanlara her zaman ulaşıyorum. Ama dediğim gibi 100 Müslüman varsa… 99 ve 1... O ‘1’ beni öldürmek ister.
- Ama eğer ‘İslam kanserdir’ derseniz...
- Kimin kanser olmadığını ben nasıl bileceğim! Beni öldürdüklerinde… Kendimi korumak zorundayım. Bu yüzden Müslümanlarla konuşurken polisten her zaman beni korumasını istiyorum.
- Böyle bir filmin ikincisini yapar mıydınız?
- Ne! (Gülüyor) Hayır. Filmi ben yapmadım. Tek yaptığım, filmi yapan adama, bunu yapmak için Birinci Ek Madde hakkı olduğunu söylemekti. Ama çıkıp Muhammed’le ilgili broşürler dağıtacak mıyım? Evet.
- Filmin bir tür yapımcısı, finans sağlayıcısı, destekçisi değil misiniz?
- (Gülüyor). Hayır bu doğru değil. Filmi yapan adamla buluştum ve ona Birinci Ek Madde’yi söyledim. Tüm yaptığım bu.
- Yani prodüksiyondan önce onu teşvik ettiniz.
- Bu adil bir sözcük değil. Bunu sevmedim. Bana söylemediğim lafları söyletiyorsunuz. Bunu sevmedim. Bu Birinci Ek Madde’ye aykırı. Beni bir daha aramayın. Çünkü bana söylemediğim lafları söyletiyorsunuz.
Paylaş