Paylaş
Ama tam seçim sezonundan önce iç politika açısından da bir risk. Ya istenen düzeyde karşılanmaz, istenen yankıyı yaratamazsam diye düşünüyor musunuz?
Değerli Kemal Bey,
Öncelikle hoş geldiniz. Biliyorum, bugünü Türkiye ile saat farkına alışarak geçirmeye çalışacaksınız. Ama izin verirseniz, yarın başlayacağınız Washington temaslarınız için sizinle hem naçizane bazı dileklerimi hem de burada geçirdiğim süre zarfında edindiğim bazı gözlemleri paylaşmak istiyorum.
*
Çok çeşitli bir kitlesi vardır Washington’ın. Yarın Brookings Enstitüsü’ndeki konuşmanızı dinlemeye gelenlerin listesini isteyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Büyükelçilik temsilcilerinden think tank’çilere… Stratejistlerden lobicilere, işadamlarına... Biliyorum gezinizi eleştirenler oldu. Ama ben bu çeşitlilik nedeniyle seyahatin size kısa sürede birçok önemli kesime ulaşma fırsatı sunacağını düşünüyorum. Bence iyi yaptınız.
*
Kendinizi anlatmanız için bir fırsat. Ama tam seçim sezonundan önce iç politika açısından da bir risk. Ya istenen düzeyde karşılanmaz, istenen yankıyı yaratamazsam diye düşünüyor musunuz? Aslında inanın hiç gerek yok. Sizi izleyecek bir think tank’çi ile konuşuyoruz. “Kılıçdaroğlu’ndan ne bekliyorsun” dedim. “Bana sadece Tayyip Erdoğan’ın ne kadar kötü bir lider olduğunu anlatmasını istemem. Onu artık biliyoruz” dedi: “Bana CHP’yi anlatmalı. Partinin özgürlüklere bakışını, ülkenin demokratik sistemini nasıl iyileştirmeyi düşündüğünü, oy alamadığı bölgelerden nasıl oy almayı planladığını… Eğer yanında getireceği 15 Türk gazeteci Amerikalılarla fotoğrafını çeksin, o da içeride bunu kullansın diye bekliyorsa, benim için sıkıcı olur.”
Haklı. Gezi Olayları’ndan sonra Başbakan Erdoğan’ın artık kentte kendisini savunacak birini bulması zor. Ama siz de sakın CHP’nin bu yüzden geriye kalan tek seçenek olduğunu düşünmeyin. Malum bir de bunun AKP içi boyutu var. O yüzden onlara iki konuda farklı bir çıkış göstermenizi bekleyecekler. Birincisi, CHP iktidara gelirse AKP’nin dış politikasını nasıl değiştirecek? İkincisi de CHP Türkiye’deki özgürlükleri, birey haklarını, Kürt açılımını ne boyuta taşıyacak?
Birincisi, işin kolay kısmı. Eylüldeki gelişinde Faruk Loğoğlu Suriye’den Irak’a, İran’dan AB’ye öyle bir çerçeve çizmişti ki, aynılarını tekrarlamanız kâfi olur. Düşünün… CHP’ye her zaman mesafeli yaklaşmış bir think tank’çi bana Loğoğlu’nun o konuşması için “Duyduklarıma inanamadım, CHP deri değiştirmiş” demişti. Ancak ikinci konuya gelince… Herkes sizden yaratıcı ve cesur bir çıkış bekliyor olacak Sayın Genel Başkan. Ve dilerim siz de çantanızda İstanbul’u kazanma planının ötesinde bir şey taşıyor olacaksınız.
*
Amerikalıları ilgilendiren konularda da cesur olun. Gazetede okudum. Galiba bu ay başında, Amerikan dinleme teşkilatı NSA’i protesto etmek isteyen bir CHP milletvekilini durdurmuşsunuz. Tam seyahatten önce baş ağrıtmasın diye. Doğruysa çok üzüldüm. Aynı hatayı Amerika’yı iyi bilen Türkiye’deki gazeteciler de yapıyor. Hiçbir zaman oturaklı bir eleştiri ortaya koymuyorlar ve bu işler hep anti-Amerikancıların tekelinde kalıyor. NSA’in dünya genelinde milyonlarca kişinin telefonlarını dinlemesi büyük bir skandaldır Kemal Bey. Ve sizin de bir politikacı olarak göreviniz bunun hesabını sormaktır. Lütfen müdananız olmasın. Çünkü inanın, Amerika’da da kendilerine yöneltilen haklı eleştirilerden ders almayı bilen ve buna kıymet veren bir sistem var. Irak için nasıl pişmanlarsa, yakında NSA için de özür dileyecekler. Siz de bu özür baskısının bir parçası olun.
*
Aynı şey, Türkiye’deki Amerikan menfaatleri için de geçerli. Muhtemelen size Kürecik’teki radar üssüne yaptığınız muhalefeti de soracaklar. Sakın geri adım atmayın. Çünkü o üs için Türkiye’yle imzaladıkları protokol halen ortada yok ve bu Amerikan hükümetinin de şeffaflık ilkesine uymuyor. Kimse sizden içeriğini bilmediğiniz bir anlaşmaya destek vermenizi bekleyemez. Bakın ben bir yıldır, bilgi edinme yasasından yararlanarak o protokolü almaya çalışıyorum. Bana da vermiyorlar. Halbuki Amerikalıların aynı füze kalkanı için Romanya ile yaptıkları anlaşmanın çerçevesi biliniyor ama ne hikmetse Türkiye’yle yapılan sır. Üstüne üstüne gidin Kemal Bey.
*
Bir de Çin füzeleri işinde bence temkinli olun. Bana bir kere Thomas Friedman söylemişti. “Dış politikayı sakın abartma. Bütün iş doğru kaynakları bulup rasyonel düşünmektir” diye. Meseleyi tüm boyutlarıyla araştırdığınızda siz de göreceksiniz, hiç de Amerikalıların kopardığı türden bir yaygaraya gerek yok. Çok sıkışırsanız da “Ben hiç kullanılmayacak bir füze sistemi için, sırf hükümet gidip bu oyuncaklarla komşularımıza biraz daha dayılansın diye Türkiye’nin vergilerinin sokağa atılmasına taraftar değilim” deyin. İhaleye olduğu gibi karşı çıkın.
Genel olarak hava sizin için çok avantajlı Sayın Kılıçdaroğlu. Seyahatinizle ilgili beklentiler düşük ve sizin tek yapmanız gereken, onları biraz şaşırtmak. Size bazen soruları tepeden bakarak soran, sizi sorgulayan insanlar olabilir. Başta yadırgayabilirsiniz ama onlardan da rahatsız olmayın. Üslupları böyle.
Ve son olarak… Umarım heyetinize profesyonel bir tercüman eklemişsinizdir. Çünkü birebir görüşmelerde size şimdi açıklamak istemediğiniz şeyler sorabilirler. Siz de cevap vermek isteyebilirsiniz. CHP iktidara gelirse, çeviriyi yapanı bakan atamak zorunda kalmasın diye…
Paylaş