Paylaş
Ama önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama arasında bugün Antalya’da yapılacak görüşmeden tam iki gün evvel...
Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’de hapis yatan Dağıstanlı bir cihatçıyı 13 Kasım 2015’te neden karalisteye aldığını anlatmama izin verin.
İşin nerede düğümlendiğini göreceksiniz.
*
HİKÂYE, Nisan 2013’e uzanıyor. Suriye’de IŞİD ve El Nusra arasındaki kopuşun da başladığı kritik eşiğe.
Antakya Süryani Ortodoks Kilisesi Halep Metropoliti Yuhanna İbrahim ve Süryani Rum-Ortodoks Kilisesi Halep ve İskenderun Metropoliti Pavlus Yazıcı, o sıra yine bir iş için Türkiye’den Suriye’ye geçiyorlar.
Ve 22 Nisan günü bir araçla Cilvegözü’nden Halep’e ulaşmaya çalışıyorlar.
Ancak bu sefer beklenmedik bir şey oluyor.
Ve sınırdan 20-25 km sonra araçları silahlı sekiz kişi tarafından durduruluyor.
Kimsiniz, nereye gidiyorsunuz vesaire...
Suriyeli olmadıkları anlaşılan...
Din adamlarının desteklediği yerli muhaliflere benzemeyen grup metropolitleri kaçırıyor.
*
KİM kaçırıyor, nereye götürülüyorlar, öğrenilemiyor.
Ancak aynı dönem, sınırdan yaklaşık 500 km içeride, Konya’da, polis Suriye’den gelen bir gruba rastlıyor.
Yanlarında kimlik yok.
Bir adres bildirmeleri isteniyor ve gitmelerine izin veriliyor.
Ancak sonra bir şüphe oluşuyor.
O gün araçta bulunanlardan Magomed Abdurahmanov’un, internette dolaşan, Suriye’de kafa kesme videolarında görünen kişilerden biri olabileceği düşünülüyor.
Ve İstanbul Bağcılar’daki verdiği adreste yapılan baskında çok sayıda silah ve mühimmatla yakalanıyor.
*
İLK ifadesinde her şeyi kabul ediyor Abdurahmanov.
Davayı titizlikle takip eden Agos gazetesinin haberine göre polise, lakabının Ebu Benat olduğunu, El Kaide’ye bağlı bir örgütün liderliğini üstlendiğini, kaçırılan metropolitlerin kafasını kendisinin kestiğini söylüyor.
Bunun üzerine Temmuz 2013’te tutuklanıyor.
Ancak 10 ay sonra Mayıs 2014’te ilk duruşması için mahkeme önüne çıkartıldığında önceki ifadelerini reddediyor.
Videoya rağmen din adamlarının kafasını kendisinin kesmediğini savunuyor.
Ve Türkiye istihbaratının kendisine yardım ettiğini iddia edip aynen şöyle diyor:
“Ben El Kaide üyesi olsam Türk istihbaratı bana yardım etmezdi. Suriye’deyken Türk istihbaratı ile birçok kez iletişime geçtik ve birbirimize yardım ettik.”
*
UZUN süre haber alınamayan metropolitlerin katledildikleri sonra kesinleşiyor.
Kafa kesme görüntülerinin gerçek olduğu anlaşılıyor.
Ancak sonra ne mi oluyor?
Bütün delillere rağmen, geçtiğimiz temmuz Ebu Benat kafa kesmelerden değil örgüt üyeliğinden suçlu bulunuyor.
Ve sadece 7.5 yıl hapisle cezalandırılıyor.
İşte Amerikalılar da, bu karardan dört ay sonra...
Obama ile Erdoğan’ın buluşmasından sadece iki gün önce Amerikan Dışişleri Bakanlığı eliyle bir açıklama yapıp Ebu Benat dosyasını hatırlatıyor.
Hapiste olduğu halde Ebu Benat’ın karalisteye alındığını duyurup...
Üç kişinin kafasını kesmekle suçlanan birine Türkiye’de 7.5 yıl hapis cezası verildiğini tüm dünyaya ilan ediyor.
*
HİÇBİR değişiklik yok.
Ankara’da her düzeyde dile getirilen Suriye’de güvenli bölge, uçuşa yasak bölge oluşturulması gibi talepler konusunda Washington’ın menfi tutumu sürüyor.
Ve görüştüğüm bir Yönetim yetkilisinin ifadesiyle Amerikalılar, Obama-Erdoğan buluşması öncesi Ankara’dan yapılan bu yöndeki açıklamaları, bir tür müzakere şekli olarak görüyor.
Yetkili, “Lübnanlılar da böyle davranır.
Onlar da müzakereyi kamuoyu önünde başlatırlar” dedi ve bu alanda bir ilerleme olmayacağını açıkça belirtti.
*
GÖRÜŞMEDE, Obama’nın basın özgürlüğünden hukukun üstünlüğü ilkesine Türkiye’de yaşanan sorunlara nasıl yaklaşacağını...
Bu meselelere kamuoyu önünde ne boyutta vurgu yapacağını ise hep birlikte göreceğiz.
Yetkili, “Anayasa’ya dair bir hatırlatma şaşırtıcı olmaz” dedi.
Ancak bu görüşmenin ikili ilişkiler açısından bir test olacağını o da kabul etti.
IŞİD’e karşı yürütülen ve ABD’nin Batı’dan gördüğü desteği her geçen gün yitirdiği mücadelede Türkiye’deki demokrasi sorunlarına nasıl bir ağırlık vereceği, Antalya’da netleşecek.
Ancak hepsinden önemlisi, Paris’ten sonra Türkiye’nin Suriye konusunda biraz daha sıkışacağını tahmin etmek güç değil.
Ebu Benat olayındaki gibi içeride IŞİD bağlantılı kişilerin yargılanmalarında nasıl bir yol izlediğine daha çok bakılacak.
Ankara’nın IŞİD’e karşı zemin kazanan Suriye’deki Kürtlere yönelik menfi politikası daha çok sorgulanacak.
Ve eğer Paris’teki saldırganların Fransa’ya Suriye’den geldikleri kesinleşirse, Ankara’nın güvenli bölge kurmak istediği yerin Kürtlere bırakılması fikri daha çok ağırlık kazanacak.
Not: Geçen haftaki yazımın ardından eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ofisi Twitter üzerinden bir açıklama yaptı ve Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü’nün kendisine yolladığı daveti Gül’ün 1 Kasım seçimlerinden önce reddettiğini söyledi.
Ben Gül’ün cevabını seçimden sonra verdiğini iki kaynaktan doğruladım ve daveti sandıklar açıldıktan iki gün sonra 3 Kasım’da reddettiğini teyit ettim.
Değerli okuyucularımızın bilgisine sunarım.
Paylaş