Paylaş
Bizde öyle bir laf yok tabii. Geçmişte işlenmiş günahları kastetmek için “bagajı dolu” denmez… Ama Amerika’nın en süfli, bir yandan da izlerken ülkenin geneline dair fikir sahibi olabileceğiniz en acayip televizyon programlarını yapan Jerry Springer’ın son icadının da adı ‘Bagaj’ olduğu için bu seferlik öyle diyeceğiz.
Esasında flört programı. Üç erkek ya da üç kadın... Ellerinde küçükten büyüğe program boyunca sırayla açacakları üç valizle geliyorlar. Her valizde kendileriyle ilgili bir defo söylüyorlar. Seçici olarak belirlenen, Springer’ın yanındaki kadın ya da erkek de hatalara, tiplere bakıp, aralarından bagajına katlanabileceğini düşündüğü birinde karar kılıyor.
Bitmedi. Sonra seçilen, seçenin yanında getirdiği büyük kırmızı bagajı açıyor. Ve o da seçicinin en büyük günahını tolere edip edemeyeceğini düşünüyor. “Benim için fark etmez” derse, flört etmeye başlıyorlar.
“Las Vegas’ta striptiz kulüplerinde çalıştım”, “İki kere alkollü otomobil kullanmaktan ceza yedim”, “Ereksiyon hapı pazarladım”, “Nişanlımı düğün günümüzde terk ettim” vesaire…
Defalarca denk geldim. Ve bagajdan çıkan gariplikler bir yana… Her seferinde de seçiciler kadın, yarışan üç kişi erkek çıktı. Hatta formata baktım. Hiç erkekler seçmiyor mu diye. Ancak arada oluyormuş… Flört programlarına çıkmaya daha mı hevesliler? Ya da bagajdakileri ifşa etmeye daha mı meraklılar bilmiyorum. Ama Springer’ın bir röportajında dinledim. “Erkeklerden daha çok malzeme çıkıyor” diyordu.
Şimdi bunu not edip devam edelim. Springer’ın ortalama Amerikalı portrelerinden en tepeye…
BİR ŞEY BULAMAYINCA ASPERGERLİ DEDİLER
Marissa Mayer… 1998’de kurulmasından bir yıl sonra Google’a katılıyor. Şirketin ilk kadın mühendisi oluyor.
Anne sanat öğretmeni. Baba mühendis. İhtisası bilgisayar… Ama sıradan bir yazılımcı zannetmeyin. Yapay zekâcı. Yaptığı araştırmalarla üniversitelerden ödüller alacak kadar da iyi.
Yıllarca Google’ın yüzü oluyor. San Francisco’daki sanat çevrelerinden New York elitlerine her yerde şirketi o temsil ediyor. Google, Washington’da boy göstermeye karar verdiğinde de en önde o duruyor. Ancak Google’da geçen tam 13 yıldan sonra… Birkaç ay önce aldığı teklifi kabul ederek ayrılıyor. Yahoo’ya CEO oluyor. Daha 37 yaşında. Ve Fortune 500 şirketlerinin CEO’ları arasında en genci.
Ne denir böyle bir durumda? En sersem olan bile, lüzumsuz erkek ağzıyla “hem güzel hem akıllı” der değil mi! Öyle değil işte …
Saldıracak yer arıyorlar. Fakat sorun… Kriz dönemlerinde usulsüzlükler yapan, şirketinde çalışanlara asılan, güç simsarlığına heveslenen, kodamanlara meyleden bazı erkek yöneticilere benzemediği için bir şey bulamıyorlar… En sonunda da… “Asperger sendromlu” diyorlar. Hayır, hayır… Doktor raporu vesaire yok. Hatta tam anlamıyla, ortada fol yok yumurta yok. “Bu kadın başka türlü bu kadar başarılı olamaz. Kadınlardaki asperger sendromunu teşhis etmek de zordur. Marissa’da kesin asperger sendromu var” akıl yürütmesiyle…
Elbette bu bir hakaret değil aslında. Doğru olsa bile tedavi edilmesi gereken, bir sosyal ilişki geliştirme zorluğu. Hatta tam aksine havalı bile denilebilir… Çünkü asperger sendromu zeki insanlarda görüldüğünden, ilişki kurma, başkalarıyla konuşurken odaklanma sıkıntısı varmış gibi etrafta asperger sendromlu taklidi yapan insanlara bile rastlıyorum.
Ama Mayer’in kadın olmasından yola çıkıp, erkeklerin dünyasında bir kadının ancak asperger sendromu varsa başarılı olabileceğini söylemek…. En hafifinden bagajı olmayan kadına hastalık uydurmak değil midir?
ZUCKERBERG YAPINCA EKSANTRİK
Çok uzun bir tartışma bu. Fortune 500 şirketleri arasında neden sadece 20 kadın CEO bulunduğuna kadar gidecek bir konu.
Ama Springer’ın programlarında bagajlarını yarıştıranlar neden hep erkekse… 2010’da California Valiliği’ne talip olduğunda, Fortune 500’ün 10’uncu sırasındaki HP’nin CEO’su Meg Whitman’a söylenenlerin… Ya da Facebook’un kapüşonlusu Mark Zuckerberg yapınca eksantrik denilen hareketleri, bunlar bir kadında görülünce asperger sendromu diye yaftalamanın aynı sebepten olduğunu düşünüyorum:
Kadınların bagajlarının erkeklere göre daha hafif olması. Ve konu iş, politika, sosyal rekabete gelince de kadına bagaj yaratma çabası.
Huffington Post İtalyanca yayına da başlayınca, sitenin kurucusu Arianna Huffington’a geçen ay bir kutlama mesajı attım. O sırada e-posta üzerinden konuşuyoruz. Şunu sordum: Şirkette kadın-erkek dengesini kurmak için özel bir işe alım politikanız var mı? O da şöyle yanıtladı: “Bizim politikamız alabildiğimiz kadar iyi kadın muhabir, editör ve yazılım mühendisi almak. Çünkü teknolojiden spora, politikaya kadın perspektifi HuffPost’un misyonunda esastır. Kadınlar kariyerlerimizde bilgeliğin, maço iş kültürümüzde eksik olan kalitenin tekrar sağlanmasına öncülük ediyor.”
“Peki” dedim. “İş dünyasında kadın olmak ne anlama geliyor?” Bana yaşadığı zorlukları anlatacakmış gibi demode bir beklentiyle… O zaman da aynen şu cevabı verdi: “İş dünyasında kadın olmak, negatif basmakalıp tiplerin ayak altında dolaşmasına ve kafamızdaki ‘çirkin oda arkadaşı’ dediğim şüphenin son sözü söylemesine izin vermemektir.”
Hem Springer’a bavullarla koşanları… Hem de kendi yediği naneleri başkalarının da yaptığını zanneden işyerlerinizdekileri düşününce… Haksız mı!
Paylaş