Paylaş
Obama hafta içi Kongre’de ‘birliğin durumu’ konuşmasını yaparken, konuştuğu kürsünün tam üzerindeki basın locasındaydım ben de. Yemin etmiş… İkinci döneminin ekibini topluyor… Yol haritasını çizeceği yıllık konuşmayı yerinde izlemek istedim.
İçeri nasıl girdi… Kimlerin elini sıktı… Hem salonu izliyorum. Hem de konuşmasında hangi kısmı hangi senatör alkışladı bakıyorum. Bitti. Bütün gazeteciler Heykel Salonu’na indik. İçeridekilerin çıkmasını bekliyoruz. O sırada yanımdakilerden biri, “Tarihi bir konuşmaydı, değil mi” dedi. Baktım. “Evet” dedim, “tarihi bir konuşmaydı.”
Hayır, hiçbir sarkastik yanı yok. Çünkü sadece malını satmak isteyen bir gazeteci klişesi olarak söylemedim. Her şeyi bir seremoniye dönüştüren… Sizin önünüze gelinceye kadar allayıp pullayan… En ufak bir ayrıntıyı dahi gelenekleştirme eğiliminde… Günler öncesinden başlattığı tantanayla kimsenin o olaya karşı kayıtsız kalmasına müsaade etmeyen bir sistem var karşınızda… Sizin de mübalağacı bir gazeteci olmasanız bile kopan gürültüyü ‘tarihi’ diye nitelendirmekten başka hiçbir şansınız yok.
Başkan’ın yemin töreni olur. Tarihi yemin töreni konuşması… Seçim kampanyası başlar. Tarihi kampanyaya başlangıç konuşması… Genel Kurul yapılır. Tarihi adaylık kabul konuşması… Rakibiyle münazaralara başlar. Tarihi seçim münazaraları… Tarihi seçim yenilgi konuşması… Tarihi Beyaz Saray Muhabirleri yemeği konuşması… Tarihi Ulusal Dua Kahvaltısı konuşması…
Niye böyle? Niye bizde kafasına estiği zaman kafasına estiği gibi konuşan, bunu da ustalık diye satan politikacılar varken ABD’de demokrasi her fırsatta bir ritüel yaratıyor? Üzerine epey kafa yorulacak güzel bir tartışma bu. Ülkenin kurucu dinamiklerinden siyasal sisteme, toplum yapısına onlarca alt başlık çıkarıp her birinin üzerine saatlerce konuşabilirsiniz. Ancak bana kalırsa bunun altında yatan çok temel bir bakış açısı farklılığı var aslında.
Bizde demokrasi ne kadar halktan kaçırılıyorsa… Seçimlerde münazara olmamasından tutun da kimsenin zorunlu olmadıkça ileride kendisini bağlayıcı bir konuşma yapmak istememesine… Ülkeyi yönetmeye talip olduğu halde ailesini saklamasından, kendi geçmişinin deşilmesine karşı çıkmasına kadar… Amerika’da halk, oyunun o kadar içine sokuluyor.
LİDERLE SEÇMEN İLİŞKİSİ
Doğru, şirketlerin lobi paralarından beslenen karanlık bir yan da var… Yolsuzluğa, etik ihlaline meyilli bir taraf. Ama aynı zamanda Washington’dan çıkıp sahaya indiğinizde de karşınıza çıkan liderle seçmen arasında kurulmuş sarsılmaz bir taahhüt ilişkisi var. Her şeye ‘tarihi’ olma algısı ekleyip herkesin önünde bağlayıcı sözler verdiren… Bir yere talip olduğunda geçmişini didik didik eden... Sicil araştırmasından geçemeyen kimseyi kapıdan içeri sokmamaya çalışan bir halk düzeni…
Uzun süre Türkiye’de yaşamış bilim adamlarının biraz uzaklaşınca Türkiye hakkında ne düşündüklerini dinlemek bana her zaman zihin açıcı gelir. Bilkent Üniversitesi’nde 28 Şubat döneminden itibaren 11 yıl boyunca ders veren anayasacı Prof. Dr. Hootan Shambayati de onlardan biri. Şimdi Florida’da çalışıyor. Karşılaştırmalı anayasa çalışmaları yapıyor. Geçen hafta telefonda konuşuyoruz. Türkiye’deki yeni anayasa tartışmalarını nasıl gördüğünü anlamaya çalışıyorum. “Çok ilginç” dedi bir yerde… “Ben Türkiye’deyken de entelektüel çevrelerin ruhu o dönemki anayasa tartışmalarına yansımamıştı. Şimdi de o ruh eksikliğini seziyorum.”
Biri işin içine her fırsatta halkı sokuyor. Biri her fırsatta işi halktan kaçırıyor. Öyle ki… Biri o yüzden ne kurarsa oraya önce hemen bir halkla ilişkilerci atıyor. Öteki halkla ilişkileri arpalık gibi kullanıyor.
Nereden başlamak lazım acaba?
İki günde bütün bir siyasal geleneği değiştiremeyeceğinize göre… Halkla ilişkilerin hangi gazetecinin soru soracağına karar vermek olmadığını anlatarak mı? Bu işin oy vermekle bitmediğinden, halkla ilişkilerin liderin gündem değiştirme kabiliyetinden çok daha önemli olduğundan bahsederek mi? Toplumsal etkilerinin zannedildiğinden çok daha derin olduğunu açıklayarak mı? Acaba Ankara’dan buraya gelenler neymiş bu başkanlık sistemi diyeceğine; bu halkla ilişkiler nasıl oluyormuş diye merak etse daha mı iyi olur?
Paylaş