Paylaş
Örneğin o gün Harvard Üniversitesi’ndeki tarihi konuşmasında bir öğrenci soru sormak için söz istiyor. Kendini tanıtırken de Harvard’daki öğrenci konseyinin başkan yardımcısı olduğunu söylüyor. Biden bunun üzerine ne diyor, biliyor musunuz: “Ne o...ca değil mi? (Isn’t that a bitch) Yani, özür dilerim, başkan yardımcılığı şeyi...”
Uluslararası ilişkiler denilen, poker suratlı üst sınıf insanların dünyasında, Pensilvanya’da doğup orta sınıf bir ailede büyümüş bir halk adamıdır Biden. Dediğim gibi, Amerikan basınının gözünde
de tam bir patavatsızdır.
Ama bunların hiçbiri, hatta dün telefon açıp Erdoğan’dan dilediği özür bile Biden’ın konuşmasının tarihi bir nitelik taşıdığı gerçeğini değiştirmez. Suriye meselesinin kitabını yazacak, belgeselini çekecek olan herkesin, bundan sonra en başa ABD Başkan Yardımcısı’nın geçen Perşembe akşamı dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi’nin Kennedy School salonunda yaptığı konuşmayı koyacağından emin olun.
*
BIDEN’ın o akşam tam olarak ABD saatiyle 18.37’de okumaya başladığı yazılı konuşmasını 19.20’de bitirmesinden sonra başladı hikâye. Eline mikrofonu aldı, konuştuğu kürsüden indi. Ve öğrencilerden gelecek sorulara geçildiğinde, daha ilk anda bombayı patlattı.
Obama Yönetimi’ni Suriye’de geç kalmakla suçlayan bir öğrencinin sorusuna, tipik bir iç politika cevabı vererek suçu başkalarına attı. Bundan sonra Suriye meselesini inceleyen herkesin sık sık dönüp bakacağı, Türkiye’yi de hedef alan sözler ise o sırada çıktı: “Esad’ı devirme ve bir Sünni-Şii vekalet savaşı çıkarmada çok kararlıydılar. Esad’la savaşacak herkese yüz milyonlarca dolar para ve on binlerce ton silah akıttılar, El Nusra, El Kaide için
destek olacak, dünyanın diğer yerlerinden gelen cihadistlerin aşırı unsurlarını kabul ettiler.”
*
ASLINDA neresinden bakarsanız çelişkili bir durum. Düşünsenize... Bu hafta Amerikan Yönetimi’nin IŞİD’e karşı küresel koalisyon için atadığı özel temsilciler emekli Orgeneral John Allen ve Brett McGurk’ün Ankara’ya gelip, İncirlik Üssü’nün IŞİD harekâtında kullanılması için Ankara’nın iznini istemesi bekleniyordu. Ama ondan birkaç gün önce aynı yönetimin 2 numarası çıkıyor ve “Bu IŞİD belası Türkler yüzünden
oldu” anlamına gelen sözler ediyor.
Beyaz Saray, durumun ne büyük bir krize yol açacağının hemen farkında vardı tabii. Cuma gecesi Hürriyet, Biden’ın konuşmasıyla ilgili haberi geçti. Bir saat içinde, cumartesi sabaha karşı TSİ 02.45’te Beyaz Saray
sözcülüğünden bir e-posta aldım. Sözcü, Hürriyet Daily News’un web sayfasında çıkan haberimi gördüğünü söyleyip Biden’ın Erdoğan’a “hayranlık duyduğunu” belirten bir açıklama geçiyordu. Bu, bir “damage control” (hasar kontrolü) çabasıydı.
*
BIDEN’ın sözlerini daha vahim kılan başka bir ayrıntı daha var bu arada. Başkan Yardımcısı, Harvard’da perşembe akşamı konuştu. Bir gün sonra, yani önceki gün Erdoğan ve Biden, 25 Eylül’de New York’ta yaptıkları toplantının devamı niteliğinde bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
O görüşmenin bilgi notu Beyaz Saray’dan cuma günü TSİ 21.45’te geçti. Notta “İki lider, IŞİD’i azaltıp yok etmek için ABD ve Türkiye olarak beraber çalışmanın ve bölgede güvenlik ve istikrarı yeniden sağlamanın
yollarını görüştüler” deniliyordu. Harvard’a atıf yoktu.
Biden’ın perşembe akşamki o konuşmayı yaptıktan sonra cuma günü Erdoğan’ı hiçbir şey olmamış gibi araması da ayrıca üzerinde durulması gereken bir durum. Beyaz Saray’a cuma günkü telefon görüşmesi sırasında Biden’ın bir gece önce Harvard’daki sözleri hakkında Erdoğan’a bir şey söyleyip söylemediğini sordum. Beyaz Saray hiçbir yorum yapmadı. Ama cumartesi günü Erdoğan’ın “Eğer bu tür ifadeler kullandıysa Biden benim için tarih olur” sözlerini görünce durum anlaşıldı. Cumhurbaşkanı, Biden’ın Harvard konuşmasından sonraki 12 saat içinde bu konuşmayla ilgili bilgilendirilmemişti. Ve cuma günkü görüşme sırasında da, Erdoğan’ın Biden’ın bir gün önce Harvard’da sarf ettiği sözlerden haberi yoktu.
*
AMERİKAN Başkan Yardımcısı’nın Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan özür dilemesine gelince. Doğrusu hiç şaşırtıcı olmadı. Özellikle de ABD ve Türkiye arasında IŞİD için süren müzakerelerin en kritik haftasından önce.
Hafta içi üst düzey bir Amerikalı yetkiliden şunu öğrendim. Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Doug Frantz, Erdoğan’ın New York Times Gazetesi’ni hedef alan sözlerinden sonra 19 Eylül’de bir tweet mesajı yazmış ve ”Türk yetkililer ve Türk medyası New York Times’ı sindirme çabalarına derhal son vermeli. Bu tehlikeli ve antidemokratiktir” demişti. Meğer o tweet yüzünden Amerikan Dışişleri Bakanlığı karışmış. Ve binadaki bazı üst düzey isimler, tam Türkleri ikna müzakereleri sürerken, o mesaja büyük tepki göstermişler.
Bir tweet mesajına bile tahammül edemeyen Amerikan Yönetimi, Biden’a özür diletmeyecek miydi?
Paylaş