Batı’nın gözünden Gezi

Hükümeti eleştiriyorlar. Çünkü yaşananlar, kendi değer yargılarına uymuyor. Bir Batılı, Gezi Parkı olayını nasıl görür, madde madde anlatmaya çalışacağım.

Haberin Devamı

Yapamazsın. Bir defa daha en baştan… Barışçıl bir gösteriyi şiddet uygulayarak bastırmaya çalışamazsın.
Kimseyi kamuya ait bir yerden süre verip atamazsın. Danışmanlar söylemeye çekinmiştir. Wall Street eylemlerinin başladığı Zuccotti Parkı özel mülkiyetti. Oradan atıldılar ama ülkenin her tarafındaki kamu malı parklarda aylarca kaldılar.
Hakaret edemezsin. Aşağılayamazsın. Çapulcular, şunlar-bunlar yok. Kaldı ki, koskoca bir kitleyi, müspet-menfi damgalayamazsın.
Bir de… Onlar hakaret etseler bile katlanmak zorundasın. Politikacılara kötü söz ve iftirayı suç olmaktan çıkaran Amerikan Yüksek Mahkemesi kararları var. Sineye çekeceksin.
Bütün herkesi kucaklayacaksın. “Ben istedim olacak” tavrını kimse anlamaz. Batı kulübünde uzlaşmak, adım atmak, elini uzatmak zorundasın.

Haberin Devamı

KİMSE HUKUKTAN MUAF DEĞİL

Hükümet tek ses olur. Kendi içinde iyi polis-kötü polis oynayamazsın. Tek bir kişi çıkar konuşur, hükümetin dediği o olur.
Hükümet adına yapılan her davranışı da sahiplenmek zorundasın. Hem “dağıtın” diye talimat verip hem de “Polisler aşırıya gitmiş olabilir” diyemezsin. Ayrıca yapılan her işin hesabını vermek zorundasın. Yanlış mı yapıldı? Soruşturma açılır. Ve yargı cezasını keser. Kimseyi hukuktan muaf tutamazsın. Soruşturma sonunda herkesin mağduriyetini mümkün olduğunca gidermek zorundasın. Onlarca insan yaralandı, ölümler var. Hem onlar hem de camı-çerçevesi inen esnaf için. Onu tanımam, bunu tanımam, diyemezsin. Maç başladı, kurallar değişmez. AB’ye üye olmaya çalışan bir ülke Türkiye.
Artı… “İşime karışma” da diyemezsin. Kabul, bence de öyle, Batı’da ikiyüzlülük dizboyu. Ama herkesin birbirini eleştirebildiği, insan haklarının her şeyden önde tutulduğu bir retorik var buranın diplomasisinde. Oyunu kuralına göre oynayacaksın.

HÜKÜMET DUYGUSUZDUR

Bir de Batılı hükümetlerin değil ama Batılı toplumların gözünde tutarlı olmak zorundasın. Kahire’de Mısırlılara racon kestikten sonra… Değil mi!..
Elinde veri olmadan kimseyi suçlayamazsın. “Yabancılar yaptı.” “Faiz lobisi yaptı.” Bu sözleri duyup sonrasında somut bir kanıt göremediler mi, bırak anlamayı, anlamaya çalışmaktan bile vazgeçerler.
Medyayı da her seferinde suçlayamazsın. Ayrıca Allah aşkına! Bizim utancımız zaten bize yeter. Bir de sen tersten çakma.
Kimseden intikam alamazsın. Hükümet duygusuzdur. Kin gütmez. Doktorların, işadamlarının, gazetecilerin peşine düşemezsin.
Şiddete karışanları araştırırken de temel hakları ihlal edemezsin. Hem Twitter bir ifade özgürlüğüdür…. Hem de kimseyi toplanma özgürlüğünü kullandı diye suçlayamazsın. Her zaman, her koşulda doğruyu söyleyeceksin. Bir politikacının yalan söylediğinin ortaya çıkması en katlanamadıkları şey. Clinton’ı sırf yalan söyledi diye indiriyorlardı da, sonra özür diledi.
Evet, özür dilemeyi de bileceksin. Tamam. Türkiye’de farklı bir siyaset var. Farklı bir seçmen. Ama bunlar iyi şeyler. Liderin hata yaptığını kabul etmesi sahiplenilecek bir erdem.
Bir de bunun Amerikalılarla ilgisi yok ama samimi olmadığın sürece “siz” diyeceksin. Bak Fransızlar da bizim gibidir. Onlarda da vouvoyer-tutoyer (siz-sen ayrımı) vardır. Güzel değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları