“Başbakan neden döküm yayınlamıyor”

Bundan böyle vakit buldukça Hürriyet Dünyası’nda blog yazıları yazacağım. Daha anlık, kısa, içinde çoğu zaman Türkiye açısı olan Washington notları… Bazen bir olayın perde arkası bazen karşılaştırmalı bir yorum… Değdiğim, sizin ilginizi çekecek ne varsa…

Haberin Devamı

Washington’da Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı’nı takip etmeye başladığınızda sizi bir dağıtım listesine alırlar.
Ve Başkan ya da Dışişleri Bakanı bir konuşma yaptığında hemen metnini geçerler.
Obama konuştuğu zaman en geç 2 saat içinde ne dediğini bilirsiniz.
Kerry ne derse, ağzından ne laf çıkarsa hemen dökümü gelir.
İster mülakat olsun ister Kongre nutku…
Ya da ister basın toplantısı ister özel bir davette yemek konuşması.
Kocaları ya da karılarıyla yaptıkları yastık sohbeti dışında neredeyse her şey kayda alınır, arşive kalkar.
Çok basit bir soru soracağım…
Neden Türkiye’de de hükümet üyelerinin konuşmalarının aynı şekilde dökümü yayınlanmıyor?..
Baktım, Başbakan’ın Başbakanlık sitesine konulan en son konuşması 5 Nisan 2012.
Yeni Teşvik Sistemi Açıklaması…
Sanki bir yıldır hiç konuşmamış gibi öylece duruyor.
Dışişleri Bakanı’nın konuşmaları daha “güncel”.
Onun en son yayınlanan konuşması da 2 Ocak 2013.
Niye böyle?..
Ben söyleyeyim…
Çünkü kayıtsız konuşmak müthiş bir konfor.
Ortada kaydı alan sadece gazeteciler olunca, “Çarpıtmışlar” dersin.
“AB ile Şangay alternatif değil” dersin.
“100 bin mülteci kırmızı çizgidir demedim” dersin…
Kimse de “Ama döküm öyle demiyor” diyemez.
Halbuki bu iş Amerika’da o kadar ciddiye alınır ki, seçim kampanyasında “transcript” dedikleri o dökümler Mitt Romney’nin seçimi kaybetmesinin nedenlerinden biri oldu.
11 Eylül’deki Libya Olayları’ndan sonra Obama’nın bunun bir terör eylemi olduğunu söylemediğini iddia etti Romney.
Hem de bir münazara sırasında.
Obama da “Hayır söyledim. Transcript’e bak” deyince yüzünün rengi değişti. 2 puan…
Şimdi biliyorsunuz hâlâ Chuck Hagel’ın Savunma Bakanı olması tartışılıyor Washington’da.
Cumhuriyetçiler iki haftadır adama kan kusturuyorlar.
Ve ne istiyorlar biliyor musunuz?.. “Son beş yıl içinde yaptığın bütün konuşmaların dökümünü getir” diyorlar.
O yüzden Washington’da hiçbir politikacı kontrolsüzce konuşmaz.
Hele hükümetteyse, yazılı metin olmadan asla ağzını açmaz...
Hepsinin “speechwriter” dedikleri bir metin yazarı vardır.
Ve çoğu zaman da söyleyecekleri, ambargolu olarak önceden gazetecilere bildirilir.
Çünkü konuşmayı hazırlanan metni okuyarak yaparlar.
Elinizde ambargolu metin. Konuşmaya başladıklarında isterseniz oradan takip edersiniz. Satır satır aynıdır…
Bunu bana birkaç ay önce üst düzey bir Amerikan Dışişleri yetkilisi sormuştu.
“Niye sizin Başbakan bu kadar çok sıklıkta konuşuyor” demişti.
“Bilmem, gündemi değiştirmeyi seviyor herhalde” demiştim ben de.
Çok zor tabii.
Obama’nın ağzından çıkan her dış politika lafı için büyükelçilik, Dışişleri, Pentagon ve Beyaz Saray arasında gün içinde yüzlerce e-posta trafiği döndüren bir sistemin, bölgenin en güçlü ülkesinin başındaki birinin her gün çıkıp irticalen bir şeyler söylemesini anlaması mümkün değil.
Çünkü olması gereken…
Başbakan’ın da tıpkı Obama gibi neredeyse eşi Emine Hanım’la olan sohbeti dışındaki tüm konuşmalarının kayda alınmasıdır…
Ve bunların Türk Hükümeti’ni bağlamasıdır.
Durum o kadar vahim ki, baktım, yürütme sorumluluğu taşımayan CHP ve MHP gibi partiler bile liderlerinin en azından grup ve miting konuşmalarını güncel olarak web sitelerine koymuşlar. Ama akparti.org.tr’de grup konuşmaları da yok.
İddia ediyorum.
Döküm yayınlanmaya başlansın…
Herkes söylediklerini daha çok düşünür.
Türkiye’de kafalar daha az karışır.

Yazarın Tüm Yazıları